Türkiye Gazetesi E-Gazete
Arama
Kaydet
a- | +A

"İbâdet yapanların kendilerini beğenmeleri, fâsıkların günahlarından daha kötü ve daha zararlıdır!"

Lâli Mehmed Fenaî Efendi, Gülşenî tarikati şeyhlerindendir. 1002 (m. 1592)’de Kastamonu’da doğdu. Memleketi Kastamonu’da bir süre tahsil gördükten sonra İstanbul’a oradan da Edirne’ye gitti, Gülşenî şeyhlerinden Sırrî Mehmed Efendi’ye intisap edip kendisinden hilâfet aldı ve talebe yetiştirdi. Hasan Sezâî bunların en meşhurudur. 1112 (m. 1700)’de Edirne’de vefat etti. Buyurdu ki:

Bütün tâatlerini, ibâdetlerini kusurlu bil! Hakkı ile yapamadığını düşün! Ebû Muhammed bin Menâzil buyurdu ki: "Allahü teâlâ, Âl-i İmrân sûresinin onyedinci âyetinde, sabredenleri, sâdıkları, namaz kılanları, zekât verenleri ve seher vakitlerinde istiğfâr edenleri metheyledi. Hepsinden sonra, istiğfâr edenleri bildirmesi, insânın, her ibâdetini kusurlu görüp, dâimâ istiğfâr etmesi içindir."

Câfer bin Sinân "İbâdet yapanların kendilerini beğenmeleri, fâsıkların günahlarından daha kötü ve daha zararlıdır" buyurdu.

İmâm-ı Mürteiş, ramazan-ı şerifin yirmisinden sonra, Câmi-i kebîrde itikaf yapardı. Dışarıda görenler, câmiden çıkmasının sebebini sorduklarında, "Hâfızların, kendilerini beğendiklerini görüp, onlardan kaçtım" buyurdu.

Kendinin ve âilesinin nafakasını temîn için çalışmak câizdir. Böyle çalışanlar, hadis-i şeriflerde medh olundu. Selef-i sâlihîn, kendilerine bir kazanç yolu bulmuşlardır. Çalışmayıp, tevekkül etmek de iyidir. Fakat, kimseden bir şey beklememesi şarttır.

Muhammed bin Sâlim, Hamâ'da Şâfiî kâdısı idi. Kendisine "Çalışıp kazanalım mı? Yoksa, tevekkül ederek oturalım mı?" denildiğinde, "Tevekkül, Resûlullahın hâlidir. Kesb de, Onun sünnetidir. Tevekkül edemeyen kimsenin çalışıp kazanması sünnettir. Tevekkül edebilenin, ancak İslâmiyete ve Müslümanlara hizmet için çalışması mubâh olur. Kesb [çalışmak] ile tevekkülün birlikte olması, her zaman iyidir" buyurdu.

Çok yememeli, az da yememeli. Yemek, itidal, tevassut miktârı olmalıdır. Çok yemek, gevşeklik, tembellik yapar. Az yemek, işe ve ibâdete mâni olur. Hâce Muhammed Behâüddîn Nakşibend "Doyuncaya kadar ye, ibâdetini güzel yap!" buyururdu. [Acıkmadan önce ve doyduktan sonra yememelidir.]

Mühim olan şey, ibâdetleri iyi, neşeli yapmaktır. Buna yardımcı olan her şey mübârektir. Bunu bozan şeyler memnû'dur.

Vehbi Tülek'in önceki yazıları...

ÖNE ÇIKANLAR