"Mert olan, herkes gibi alışveriş yapar. Evlenir. Çocukları olur. Fakat bir an Allahını unutmaz!"
Kenzî Hasan Efendi Sümbüliye yolu ariflerindendir. Ankara’nın Ayaş ilçesinde doğdu. İstanbul'da tahsilini tamamladıktan sonra Sümbülî dergâhı şeyhlerinden Seyyid Alâaddin Efendiye intisab etti ve kemale erdikten sonra icazet verilerek irşad vazifesiyle Manisa’ya gönderildi. 1112 (m. 1700)’de Manisa'da vefat etti. Buyurdu ki:
Üç sınıf kimse ile sohbet etme: Gâfil olan âlimler ile ve hep dünya kazancını düşünen hâfızlar ile ve din câhili olan şeyhler ile. Şeyh olarak tanınan bir kimsenin sözleri, işleri, hareketleri, şeriate uygun olmaz ise, sakın, sakın, ona yaklaşma! Hattâ, onun bulunduğu şehirden, köyden kaç! O, gizli, sinsi bir hırsızdır. İnsanın dînini, îmanını çalar. İnsanı şeytanın tuzağına düşürür. Hârikalar, kerâmetler gösterse, dünyaya bağlı olmadığı görünse de, arslandan kaçar gibi, ondan uzaklaş!
Tasavvuf ehli olduğunu söyleyenler çoktur. Bunlar içerisinde, yalnız Resûlullaha tâbi olanlar doğrudur. Kur'ân-ı kerime ve hadis-i şeriflere tâbi olmayan kimseyi, Allah adamı sanmayınız! İnsanı, Allahın rızasına, sevgisine kavuşturan yol, kitaba ve sünnete bağlı olanların gittikleri yoldur. Sözleri, işleri ve ahlâkı, Resûlullaha (sallallahü aleyhi ve sellem) uygun olmayan, kimseyi velî, Allah adamı zannetmeyiniz! Bunların sözlerine, görünüşlerine aldanmamalıdır. Şeriate uymayan her söz, her hâl, zararlıdır. Tasavvuf, şeriate uymaya çalışmaktır. Doğru ile yalancıyı ayıran tek nişan, Resûlullaha uymaktır. Ona uygun olmayan zühd, tevekkül, tatlı sözlerin hiç kıymeti yoktur. Şeriate uygun olmayan zikirlerin, fikirlerin, zevklerin ve kerâmetlerin hiç faydası olmaz. Kerâmet, açlık çekenlerde, nefse uymayanlarda da hâsıl olur. Bunların velî olduklarını göstermez. Şeriatin edeplerine uymayan kimse, Resûlullahın sünnetine uymaktan mahrum kalır. Sünnete uymakta gevşek davranan, farzlara uymaktan mahrum kalır. Farzlarda, haramlarda gevşek olan, velî olamaz. Bunun için, hadis-i şerifte, (Haramlara devam, küfre sebep olur) buyuruldu.
Ebû Saîd-i Ebül-hayr hazretlerine, (Falanca, su üstünde yürüyor dediler. Bu, kıymetli birşey değildir. Çöp de, saman da, su üstünde gidiyor dedi. Falanca, havada uçuyor dediklerinde, karga, sinek de uçuyor dedi. Falanca, bir anda, şehirleri dolaşıyor dediklerinde, şeytan da gidiyor. Bunlar, kıymetli olmayı göstermez. Mert olan, herkes gibi alışveriş yapar. Evlenir. Çocukları olur. Fakat bir an Allahını unutmaz) buyurdu.

