Büyük fıkıh âlimi olan Muhammed bin İsmâil hazretleri, 1192 yılında Şam’da vefât etti.
Sırrî-yi Sekatî hazretlerinin talebesi olup, dokumacılıkla uğraşır; bunun için “Hayrünnessâc” diye tanınırdı halk arasında.
Bir gün Dicle Nehri kıyısında ibâdet ediyordu ki, bez dokuduğu müşterilerinden biri geldi.
Borcunu ödeyip;
“Efendim, bundan sonraki borcum için geldiğimde, sizi bulamazsam kime vereyim?” diye sordu.
Mübârek, nehri gösterip; “Beni bulamazsan, şu nehre at” buyurdu.
Adamcağız;
“Peki efendim” dedi.
Ve ayrılıp gitti.
Birkaç gün sonra, borcunu ödemek için geldi yine oraya.
Fakat yoktu büyük velî.
Getirdiği parayı nehre atıp gitti. Az sonra Hayrünnessâc hazretleri geldiğinde, Dicle’nin kıyısı balıklarla doldu birden...
Herbirinin ağzında “birer para” vardı.
Su yüzüne çıkıp, onları teslim ettiler bu Allah dostuna...
● ● ●
Nasîhat isteyen gence;
“Müminleri sevindir” buyurdu.
“Bu iş çok mu sevap?” dediğinde;
“Evet, Peygamber Efendimiz; ‘Allahü teâlânın, farzlardan sonra en çok sevdiği iş, bir mümini sevindirmektir’ buyuruyor” diye nakletti.

