Mâlik bin Dînâr'a ders veren çocuk!

A -
A +

Mâlik bin Dînâr hazretleri, evliyânın büyüklerindendir. Künyesi Ebû Yahyâ, lakabı Zeynüddîn'dir. Benî Süleym kabîlesindendir. Basra'da doğdu. Doğum târihi kesin olarak bilinmemektedir. 748 (H.131) târihinde Basra'da vefât etti... HASAN-I BASRİ'YE TALEBE OLDU... Mâlik bin Dînâr, gençliğinde mal mülk sâhibi bir zengin yiğitti. Hasan-ı Basrî hazretlerine talebe olunca, bütün mallarını ve parasını, fakir talebelere harcadı. Kalbinden Allahü teâlânın aşkından başka her şeyin sevgisini çıkardı. Bir gün kendisine; "Dünyâda en güzel kazanç nedir?" dediler. Cevap olarak; "Şu üç şey dünyâda en güzel kazançtır. 1) Allahü teâlânın sevgili kullarının sohbetinde bulunmak ve din kardeşleri ile sohbet etmek, 2) Geceleri teheccüd namazı kılmak ve doya doya Kur'ân-ı kerîm okumak, 3) Allahü teâlâyı hiç unutmayıp, O'nu zikretmek, anmak" buyurdu. Yine bir gün; "Kimin gözü ve gönlü, şu fânî hayattan ebedî hayat için iyi bir ders almamış ise, onun kalbi perdeli ve ameli azdır" buyurdu... Mâlik bin Dînâr hazretleri bir hâtırasını şöyle anlatır: "Bir gün toprakla oynayıp bâzan gülen bâzan ağlayan bir çocuğa rastladım. Önce çocuğa selâm vermek istedim. Fakat kibirden selâm vermedim. Hemen nefsime; 'Ey nefis! Peygamber efendimiz büyüklere de küçüklere de selâm verirdi' diyerek çocuğa selâm verdim. Çocuk; -Ve aleyküm selâm, ey Mâlik bin Dînâr! diye cevap verdi. Hayret içinde kalarak çocuğa; -Sen beni hiç görmediğin halde nasıl tanıdın? diye sordum. Çocuk; -Ruhlar âleminde benim rûhumla senin rûhun karşılaştı. Orada bizi Allahü teâlâ karşılaştırdı, dedi. Çocuğa; -Akıl ile nefs arasında ne fark var? diye sorunca, çocuk; -Nefsin seni selâmdan men etti. Aklın ise seni selâm vermeye teşvik etti, diye cevap verdi. -Sen neden toprakla oynuyorsun? diye sordum. Çocuk; -Topraktan yaratıldık, yine toprağa karışacağız, dedi. Ben yine; -Seni bâzan ağlarken, bâzan gülerken görüyorum. Sebebi nedir? diye sordum; -Rabbimin azâb edeceğini hatırladığım zaman ağlıyorum. Rahmetini hatırladığım zamansa tebessüm ediyorum, dedi. -Ey oğul! Senin hangi günâhın var ki ağlıyorsun? diye sorunca, çocuk; -Ey Mâlik! Böyle söyleme. Zîrâ ben, anam ateş yakarken, küçük odun olmadan, büyüklerin tutuşmadığını gördüm, diye cevap verdi... Bunları söyledikten sonra "Allah" diye feryad edip ruhunu oracıkta teslim etti."