Abdullah bin Menâzil hazretleri başını kolunun üzerine koydu ve; "İşte öldüm" diyerek, Kelime-i şehâdeti söyledi ve vefât etti.
Abdullah bin Menâzil hazretleri evliyânın büyüklerindendir. 940 (H. 329) senesinde İran’da Nişâpur'da vefât etti. Hocası evliyânın büyüklerinden olan Hamdun Kassâr hazretleridir. Onun derslerinde ve sohbetlerinde yetişip zâhir, bâtın, açık ve gizli ilimlerde âlim oldu. Hocasından nasihat istemişti. O da; "Gücün yettiği ve elinden geldiği kadar dünyalık bir şey sebebiyle kızmamaya gayret et" buyurdu.
Abdullah bin Menâzil hazretleri buyurdu ki:
"İnsanlar edebe, ilimden çok daha fazla muhtaçtır."
"Devamlı utanmaktan ve sıkılmaktan bahseden, fakat Allahü teâlâdan sıkılmayan kimseye ne kadar şaşılır."
"İhtiyâcı olmayan bir şeye muhtaç gözüken, muhtaç olduğu bir şeyi kaybeder."
"Allahü teâlâ çeşitli ibadetleri bildirdi. Sabrı, sıdkı, namazı, orucu ve seher vakitleri istiğfâr, tövbe etmeyi buyurdu. İstiğfârı en sonra söyledi. Böylece kula, bütün ibâdetlerini, iyiliklerini kusurlu görüp, hepsine af ve mağfiret dilemesi lâzım oldu."
"Çalışıp da tevekkül etmek, bir yere çekilip ibâdet yapmaktan hayırlıdır."
"Kendisinden ilim öğrendiği zatta, ayıp ve kusur arayan, onun ilminden, feyiz ve bereketinden faydalanamaz."
"Tevekkül sâhibi, her şeyden yüz çevirip Allahü teâlâya dönen kimsedir."
"Farzlardan birini edâ etmeyen, sünneti yapmama belâsına yakalanabilir. Sünneti terk edenin ise bid'ate, hurafeye düşmesi muhakkaktır."
"Sahip olduğun zamanların en üstünü, nefsinin istek ve arzularından kurtulduğun ve halk için kötü düşünmediğin vakittir."
"Nefsi için bir hizmetçi istemediği müddetçe kul, kuldur. Kendisi için bir hizmetçi istedi mi, yüksek derecesinden düşmüş ve kulluğun edeplerini terk edip sınırlarını aşmış olur. Çünkü başkasının kendisine hizmet etmesini isteyecek kadar nefsini büyük görmüştür."
Ebû Ali Dekkâk, Abdullah bin Menâzil'in vefâtını şöyle anlatmıştır:
Bir gün Ebû Ali Sekafî ile konuşuyorlardı. Söz arasında Abdullah bin Menâzil, Ebû Ali Sekafî'ye; "Ölüme hazır ol, çünkü ölümden kurtulmanın çâresi yoktur" dedi. Bunun üzerine o zat; "Ey Abdullah! Sen de hazır ol, şüphesiz öleceksin" deyince Abdullah bin Menâzil hazretleri kolunu yastık gibi uzattı, başını kolunun üzerine koydu ve; "İşte öldüm" diyerek, Kelime-i şehâdeti söyledi ve o anda vefât etti.