Kasketli günlerden kasvetli günlere!..

A -
A +

Gün olur devran döner derler. Denilen gibi de oldu... Devran döndü. 28 Şubat sonrasında âlâ-yı vâlâ ile iktidara getirilen Ecevit için, şimdi gönderme çareleri aranıyor. 1970'li yılların gelecek vaadeden mavi gömlekli, köylü kasketli lideri; maalesef ikibinli yılların kasvetli lideri haline geliverdi... Elde olmayan sebeplerden dolayı hiç kimse kınanamaz. Gençlik yaşlılık, uzunluk kısalık, siyahlık beyazlık, Türklük Kürtlük... gibi sebepler insanların elinde ve ihtiyarında olmayan sebeplerdir. Ancak bir de insanların elinde ve ihtiyarında olan konular vardır. Biz bu koalisyonu elinde olan ve kullanılmayan konular sebebiyle tenkit etmekteyiz. Bugün milyonlarca insan sokaklara dökülmüş siftah bile edemiyoruz diyorsa; bu sese kulak verilmelidir. Yine yüzbinlerce insan açlık sınırına gelmiş, ölümle hayat arasında tercihe zorlanıyorsa; iyi düşünülmelidir. Benzer şekilde üçyüz elli oda başkanı biraraya gelerek koalisyon hükümetine istifa çağrısı yapıyorsa, bunun gerekçelerine inilmelidir. Evet! Kasketli günlerden kasvetli günlere gelindiği kabul edilmelidir. İnat ve ısrarla yönetimde kalmak ülke ve milletimize zarar vermektedir. Türkiye'nin siyasi kimyası değişmiş, kanunlar ve kurallar yerine şahıslar ikame edilmiştir. Dün tahsili, terbiyesi, tecrübe ve yeteneği belli olan şahıslar, hükümetlere alternatif yapılırken; bugün parlamento ve siyasi partiler bile, alternatif görülmüyor... Çifte standart ve olmayan itibari güçler kullanılarak sosyo-politik yapı yozlaştırılmaktadır. Şayet geç kalınır ve bu kriz kaosa dönüştürülürse; inanın seçim bile çare olamayacaktır. Önceleri sadece siyasilere karşı azalan güven, giderek yaygınlaşmış; hükümet ve hatta devlete güvensizliğe dönüşmüştür. Mal ve hizmet üretmek, çalışıp kazanmak unutulmuş; ölçüsü olmayan faizlerle borçlanmak yönetim hüneri haline getirilmiştir. Reform adı altında yandaşlara pay ayırma gayretleri insanları bezdirmiştir. Bizden birşeyler uman dış çevrelerin bile ümit ve güveni tükenmiştir. Daha önce bizim için birşeyler yapmak isteyen ülke ve kuruluşlar, şimdi tedirgin ve kararsız. Türkiye hiçbir dönemde bu ölçüde kilitlenmemiş, bu ölçüde tıkanmamıştır. Göstermelik tasarruf tedbirleri ile bu krizin aşılamayacağı, dış kaynaklı kredilere ihtiyaç olduğu meydandadır. Son yirmi yılda alınmış olan kredilerin çarçur edildiğini bilen finans kurumlarının "sütten ağızları yanmıştır" Şu anda "ayranı üfleyerek içmeleri" yine bizim kabahatimizdir. İpliğimizi pazara çıkartanlardan hesap sorulmadıkça, eski itibarımıza kavuşabilmek zordur. Sonu gelmeyen soruşturmalar, Bir türlü karara ulaşılamayan mahkemeler, Afla sünger çekilen suç ve yolsuzluklar. Takatimizi tüketmiş, itibarımızı sıfırlamıştır. Bu işin böyle gitmeyeceği bellidir... Yönetimin bu kadrolarla düze çıkamayacağı anlaşılmıştır... Kasketli günler, yerini kasvetli günlere bırakmış; kriz, kaosa dönüşmek üzeredir. Lütfen inat ve ısrarı bırakınız!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.