Kütüphaneler bana hep bir dua mekânını hatırlatır. Sessizlikleri boşluk değil, derinliktir. Raflarda yan yana duran kitaplar, birbirine değmeden ama birbirini anlayarak duran insanlar gibidir. Her biri ayrı bir ömür, ayrı bir yara, ayrı bir umut taşır.
Bu hissi en çok üniversite yıllarımda tanıdım. Hayatımın büyük bir kısmı kütüphanelerde geçti. Kitapların arasında sabahladım, orada uyuyakaldım. Bilgi aramaktan çok, sığınacak bir yer arıyordum belki de. Kitaplar bana sadece bilgi değil, merhamet de sundu.
Bir rafta Dostoyevski çıktı karşıma. Vicdanın ağırlığını fısıldadı. İçimde bir âyet yankılandı:
“İnsan, kendi nefsine şahittir.”
Bir başka rafta Yunus Emre’nin sesi düştü kalbime:
“Gel gör beni aşk neyledi?”
Hazreti Mevlânâ’nın çağrısıyla içim ferahladı:
“Ne olursan ol yine gel!”
Camus hayatın saçmalığından söz ederken, Sezai Karakoç dirilişi hatırlattı bana. Ve ben şunu hissettim:
"Kalpler ancak Allah’ı anmakla huzur bulur."
Don Kişot deliliği göze almıştı hakikat uğruna. Hamlet kararsızdı. Ben ise onların seslerini dinlerken merkezimi kaybetmemeye çalışıyordum. Çünkü pergeli sabit tutan iğne, imanımdı.
Kitapların arasında flanör olmak (gezintiye çıkmak); sokak sokak insan kalbini dolaşmak gibiydi. Ama her adımda şunu öğrendim:
İlim bir emanettir. Kalp bir emanettir. Can bir emanettir. Ve eskiler birbirine hâl hatır sorarken “Nasılsın?” dediklerinde öteki “Emaneti taşıyoruz işte” derlermiş...
Ahmet Özdemir-Gaziantep
ŞİİR
Ana cadde!
Bir yola düştüm ki, günlük güneşlik
Bu yolda veliler ediyor eşlik
Kalbi muhabbetle gerçek kardeşlik;
Herkese müjde var, herkese davet,
Müjdeler bu yolda, burda saadet!
Kimi yâr peşinde, yârdan habersiz.
Hep varlık içinde, vardan habersiz.
Kâr için çalışır, kârdan habersiz;
Bu yolda her nefes olur ibadet,
Müjdeler bu yolda, burda saadet!..
Bu yolda çileler nimettir bize
Bugünden verilir yarına vize
Kavuşan şanslıdır bu kutlu ize;
Aman ha; yanlışa etmeyin rağbet,
Müjdeler bu yolda, burda saadet!..
Bu yolda devam et, dönme ha asla!
Sırtını Ehl-i sünnet yoluna yasla
İlminle amel et, çalış ihlâsla;
Mükâfatlar büyük, durma, devam et,
Müjdeler bu yolda, burda saadet!..
Ey Mahmut; bu yol ki, ölmeye değer
Şehitsin bu yolda ölürsen eğer
Ne büyük nimete sahibiz meğer;
“Ehl-i sünnet yolu”, ne büyük nimet,
Müjdeler bu yolda, burda saadet!..
Kadir Çetin (Meftun) 1990-İzmir
DUYGU DAMLASI
ABDEST ALMAK: “Abdestin insan sağlığına pek çok faydası vardır. Kan dolaşımını sağlayan damarların esnekliklerinin korunmasını temin ederek damar sertliği ve tıkanıklığını önlemeye yardımcı olur. Ağzın, burnun ve ensenin su ile teması, beyindeki kan dolaşımının güçlenmesine etki eder. Vücudun temel koruma sistemi olan beyaz kan hücrelerini (lenfositleri) vücuda dağıtan lenf damarlarının düzenli çalışmasını yardımcı olur. Vücuttaki statik elektriğin fazlasının atılmasına ve sinir sistemi rahatsızlıklarını önlemeye katkı sağlar.
Solunum sisteminde önemli bir rolü olan burun, abdestte yıkanınca, toz ve mikropların vücuda girmesi büyük oranda önlenir. Yüzün yıkanması da cildi kuvvetlendirir. Baştaki ağrıları ve yorgunluğu hafifletir. Damarları ve sinirleri harekete geçirir. Devamlı abdest alanlar ihtiyarlasalar bile yüzlerindeki güzellikler kaybolmaz.” [Rehber Ansiklopedisi]

