Dürüstlük ve doğruluk... Zaman zaman “acaba?” diyenler ve dünya döndükçe günler haftalar aylar yıllar asırlar çağlar akar gider yeni milletler gelir yeni medeniyetler gelişir, eskiler unutulur yenilere adapte olunur. Değirmen taşı, buğday öğütür un yapar. Dünya da döndükçe değirmen misali insanları ve diğer canlıları öğütür toprağın altına atar.
Dünya hiç demez “ah be şu bey öldü, ben artık dönmeyeyim. Hani bazı insan öyle kibirlenir ben olmasam bu ülke yönetilmez, ben olmasam bu fabrikayı kimse idare edemez, ben olmasam bu aileyi kimse geçindirmez. Oysa sen bu dünyada yokken de bu işler yürüyordu Dünya dönüyordu sen ölünce de bu işler yürür ve dünyanın hiç de umurunda değil o keyfince emr-i İlahiyle dönüp durur.
Ölünce de birkaç gün anılırsın en sevdiklerin bile seni kısa zamanda unutur giderler, o çok sevdiğin mal mülk hiç sevmediğin ve hiç tanımadığın nice kimselerin eline geçer. Uğruna ömrünü verdiğin helal haram demeden topladığın malları yerler, sen ise onların akıllarının köşesinden bile geçmezsin.
Bu zamanda çok değerli olan meslekler zaman sonra değersiz olur hiç kimse yüzüne bakmaz adı sanı bile unutulur gider. Yeni buluşlar ve meslekler türer, onlar da zaman içinde tedavülden kalkar başka teknolojiler bilimler gelişir. Ev araba araç gereç giyim kuşam yemek zamanla değişmeye mahkûm. Değerli madenler gün gelir değersiz, değersiz madenler değerli olur, yani her şey zamanla yer şekil değiştirebilir.
Âdemoğlu var olduğundan beri hiç değişime uğramayan en kıymetli mücevherden daha da kıymetli olan doğruluk dürüstlük ve iyi insan olmak hiçbir çağda eskimez değeri düşmez sürekli revaçta olur. Bilim teknoloji yapay zekâ daha neler çıkar bilemeyiz eğer bu yeniliklerin idaresi ahlaklı dürüst ve doğru insanların elinde olursa toplum için faydası olur. Yok eğer bozuk yanlış insanların elinde olursa bu günleri insanlık mumla arar.
Orhan Yavuz Ejder/Akhisar-Manisa
Tabiat
Allah'ın bize lütfu, bir tefekkür sebebi
Şu cihanın dengesi, tartısıdır tabiat
Barındırır içinde farklı ırkı nesebi
Gönüllerin neşesi artısıdır tabiat
Sadıkların dilinde, dört mevsim niyaz olur
Bazen yeşil, bazen de sarıyla beyaz olur
Fidanlara güz vurur, ömürler ayaz olur
Güzden sonra bir ölüm örtüsüdür tabiat
Vücut değişiminin kopyası onda saklı
Değil mi her yıl ayna bizi gösterir farklı
Bir gün olacak diyor, üstün tahta kapaklı,
Ecelin habercisi, dürtüsüdür tabiat
Durmuş Tunacık
UNUTULMAZ KELİMELER
MÜSTERHAM: Saygı ile rica edilmiş, istirham olunmuş.
İSTİRHAM: Merhamet isteme, yalvarma, niyaz etme.
MÜCELLİT: Ciltçi, kitap ciltleme işini yapan usta.
BEZİRGÂN: 1. Tüccar. 2. Alışverişte çok kâr amacı güden kimse. 3. (mecaz) Mesleğini sadece kazanç için kullanan kimse.
MİHNET: 1. Sıkıntı, zorluk, eziyet, zahmet, meşakkat. 2. Üzüntü, dert, elem, keder, gam, ıstırap. 3. Belâ, âfet, musîbet.
ŞEBNEM: Farsta terkiptir. Yani şeb kelimesi “gece” anlamında nem kelimesi “yaşlık” anlamındadır. Bu iki kelime bir araya getirilmiş ve “şeb-nem” çiy kelimesi için kullanılır olmuştur.
TEMENNA: Öne doğru eğildikten sonra doğrulurken eli başa götürerek verilen selam.
MEMDUH: 1. Övülmüş, methedilmiş. 2. Övgüye, methe değer.

