Türkiye Gazetesi E-Gazete
Arama
Kaydet
a- | +A

Bir şehirde yürürken, bazen kaldırımların altından geçen bir boru sesi gelir kulağıma. Kimse fark etmez onu. Kimse durup “şu ses de nereden geldi?” diye düşünmez. Ama ben bilirim: Şehir, suyu saklayamaz. Su, kendini hep bir yerden gösterir.

Biz insanlar tuhafız…

Şehri betonla boğarız, dereleri toprağın altına iteriz, nehirlerin kıyısına yüksek duvarlar çekeriz… Ama sonra da “bu şehir niye ruhsuz oldu?” diye kendi kendimize sorarız.

Belki de mesele tam olarak budur: Şehir, suyunu kaybedince ruhunu kaybediyor. Medeniyet dediğin şey biraz da suyun yön verdiği bir hikâye… Düşünün, dünyanın bütün eski şehirleri nehir kenarında kurulmuş. İnsanlık suyun kenarında yürümüş, suyu takip etmiş, suyu beklemiş. Su nerede durursa, insan orada yerleşmiş. Su nerede akarsa, yol oradan geçmiş. Suya yakın olan mahalleler zenginleşmiş, uzak olanlar biraz hüzünlü kalmış.

İnsan suyun yanında kendini güvende hissediyor çünkü. Anne kucağı gibi… Durgunluğu ayrı huzur verir, akışı ayrı umut.

Bugün hepimizin akıllı telefonları, tabletleri, güçlü arabaları olabilir ama suyun kenarında oturunca birden çocukluğumuza döneriz. Sanki su hepimizi, yaşımıza bakmadan aynı seviyeye indirir. O yüzden bir nehir kıyısında yürüyen iki insan arasında sınıf farkı durmaz. Su, herkesin eşitlendiği bir yer açar. Nehirler bazen şehir kurar, bazen ülkeleri ayırır...

Bir de suyun asabi bir tarafı vardır: Canı isterse iki ülkeyi birbirinden ayırır. Tuna, Aras, Rio Grande… Hepsi tarih boyunca “Ben buradayım, sınır da benden geçecek” diye diklenmiş. Fakat işin komik tarafı şu: İnsan sınırı sabit ister, nehir ise kıpır kıpırdır! Yağmur yağar yatağı değişir, toprak çöker yönü değişir… Sınır tabelasını ne yapacaksın şimdi?

Nehir diyor ki: “Sen çiz çiz, ben yine bildiğimi okurum.” Bu konuya yarın da devam edeceğim...

Selman Devecioğlu

Güzelliğin dert giderir

Hangi ressam çizebilir,

Güzelliğin el titretir.

Hangi şair yazabilir

Güzelliğin söz bitirir.

Dilsizleri konuşturur,

Kıskanç yüzü buruşturur,

Öküzleri tokuşturur,

Güzelliğin ses getirir.

İlkbahar’sın tek mevsimsin,

Ne Leyla'sın ne Şirin’sin,

Sen kendinsin sen gibisin,

Güzelliğin tez yazdırır.

Gönüllere giren sensin

Kadir kıymet bilen sensin

Hak yolunda giden sensin

Güzelliğin kalp doyurur.

Edeplisin güven verdin,

Kul hakkına önem verdin,

Ne dert ne de elem verdin

Güzelliğin yol gösterir.

Nöbetçi der; yüz güzeli

Tatlı dilli söz güzeli

Kalp güzeli göz güzeli

Güzelliğin dert giderir.

Nöbetçi Şair (Şahin Ertürk)

DUYGU DAMLASI

ÇOCUK TERBİYESİ: Çocuk terbiyesinde ailenin rolü çok önemlidir. En başta anne ve baba olmak üzere, bütün aile bireylerinin varsa bakıcının ve elbette ki öğretmeninin rolü inkâr edilemez. Ancak annenin yerini hiçbir kimse tutamaz. Fakat anne sevgi ve şefkati dolayısıyla, çocuğun yalnız iyi taraflarını değil, noksan ve kötü taraflarını da görmesini bilmelidir. Öyle yetiştirmeli ki kendine olan güven duygusunun tek başına hareket etme ve karar verme yeteneğinin gelişmesine yardımı olsun. Anne ve baba, çocuk için tam bir örnek olmalıdır. Çocuğun yanında büyükler çok titiz davranmalı, konuşma ve hareketlerine son derece dikkat etmelidir. Hele konuşmaları ile hareketleri asla çelişmemelidir. Çocuk büyüdükçe evdeki büyüklerin birbirlerine saygı ve sevgi ile davrandıklarını görerek kendisi de aynı şeyi yapacak, söylemesi istenen nezâket sözlerini ise ancak ailesinden duya duya öğrenecektir.

Yetenekli Kalemler'de önceki yazılar...

ÖNE ÇIKANLAR