Dün sabah… Saat 8.10… Bilgisayarımın başındayım. İnternette “gece oynanacak” Monaco-Galatasaray maçı ile ilgili haberleri, yorumları okuyorum.
Okan Buruk Hoca’mızın bir gün önce maçla ilgili açıklamasını “iki defa” okudum. İkincisi “yavaş yavaş, düşüne düşüne” oldu.
Bittiğinde gülümsedim, Hoca’mız hiç değişmeyecek; “böyle” maçlardan önce “rakip kim olursa olsun” hep “üç ihtimali de dengeleyen” ve de “mağlubiyet ihtimalini” de seslendiren bir açıklama idi, gene!..
Diyor ki; “Üst üste maçlar oynuyoruz, aynı oyuncularla oynuyoruz. Çok fazla seçeneğimiz de kalmadı. Şampiyonlar Ligi’nde nereye gideceğimizi Monaco maçı belirleyecek. Çok önemli bir maça çıkacağız. Oyuncularıma çok güveniyorum.”
Ve de devam ediyor:
“Millî aradan sonra eksikler oldu. Çok değerli oyuncularımız eksildi. Monaco maçını kazanmak için sahaya çıkacağız. Deplasmanda aldığınız her puan çok önemli. Kazanmaktan başka düşüncemiz olmayacak.”
“Monaco’nun stadında kazandığımız kupa Türk halkının ve Galatasaray taraftarının hafızalarında. İnşallah 2000 yılında olduğu gibi yine mutlu bir akşam yaşarız.” “Son maçlarda çaresiz kaldığım yerler oluyor. Bu maç öncesi savunma hattında tamamen çaresizim. Lemina, Arda yok. Savunma merkezine bir şey olursa diye hep düşünüyoruz. Zorlandığım bir dönem. Belki Galatasaray’daki en zorlandığım günler... Bazı bölgelerde değişiklik yapacak oyuncumuz yok. Bu durum ikinci yarıları etkiliyor.”
“Dört günde bir, aynı oyuncularla oynuyoruz. Dinlendirmemiz gereken oyuncuları dinlendiremiyoruz. Sakat sakat oynatıyoruz. Birçok oyuncunun performansı etkileniyor.
“Bu riskleri alıyoruz, mecbur kalıyoruz. Yunus Akgün ağrılarla oyuna girdi. Jakobs aynı, Berkan tam iyileşmedi ama kadroya aldık ve ağrılarla oynuyor. Bu dönem bunu yapmak zorundayız ve bu da performansımızı etkiliyor.”
Hey gidi hey… 2000 yılında Galatasaray “UEFA Kupası’nı Monaco’da kaldırırken, ardından da UEFA Süper Kupası’nı Galatasaray müzesine getirirken Okan Hoca’mız o takımın ilk 11 oyuncuları arasında idi. O zaman aylarca haftada üç maç oynarken yorulmuyordunuz mu?..
Fatih Terim ve Mircea Lucescu Galatasaray’ın milyonlarca taraftarını duraksatacak, hatta endişelendirecek “böyle karamsar cümleler” kurmuş muydu?.. Sen “hoca olarak” hem de “Futbolcularıma çok güveniyorum” dedikten sonra bu açıklamayı yaparsan, futbolcuların ne düşünür, nasıl moral bulur?..
Ya “Lemina ve Arda yok” dersen, “onların yerlerine oynatacağın” futbolcuların ne düşünür?..
Elinde ve emrinde “Galatasaray tarihinin en pahalı ve en güçlü” kadrosu var…
Cesur konuşmalı ve rakiplere korku vermelisin!..

