Türkiye Gazetesi E-Gazete
Arama
Kaydet
a- | +A

Gönül istiyor ki; Galatasaray, Fenerbahçe ve Samsunspor her üç takımımız da Avrupa'da destanlaşsın ve ülke futbolu adına toplam kalite artsın.

Ne var ki; dün Monaco destanı yazılmadı, yazılamaz da. Çünkü futbol sadece hücum değil, savunma aklıdır. O akıl kayboldu mu, geriye kalan sadece hayal kırıklığıdır.

Monaco'yu "Çantada keklik" gösterenler yanıldılar ve sadece Galatasaray'ı değil ülke futbolunu da yanılttılar. Yazık bu çok acı! Zannettiler ki; 1989'da Kupa 1'de Tanju Çolak'ın golüyle yarı final kapısı aralandığı gibi, bu defa da öyle olacak ve yeni bir Monaco destanı yazılacak! Ne gezer!

Galatasaray'ın Monaco maçı 11'i
Başlık ResmiGalatasaray'ın Monaco maçı 11'i

Yine yarı yolda kalmasın!

Hatırlayın lütfen... 1989 Avrupa Kupası (Kupa 1) – Steaua Bükreş maçı

Tanju Çolak’ın golüyle yarı final kapısı aralanmış, ancak devamında gelen Steaua Bükreş karşısındaki ağır yenilgi, “destan yazılacak” beklentisinin nasıl bir hayal kırıklığına dönüşebileceğini göstermişti. Monaco karşısında yaşanan durum, bu tarihe benzer bir “yarı yolda kalma” hissini hatırlatıyor. 1993/94 Ali Sami Yen’de Manchester United’ı saf dışı bırakıp büyük bir sürpriz yapmıştı. Ancak Barcelona karşısında alınan farklı mağlubiyet, Avrupa’da istikrarın ne kadar zor olduğunu ortaya koymuştu. Monaco karşısında ilk yarıdaki umut verici oyun, ikinci yarıdaki çöküşle aynı kontrastı barındırıyor.

1989'da oynanan Steaua Bükreş-Galatasaray maçı
Başlık Resmi1989'da oynanan Steaua Bükreş-Galatasaray maçı

Monaco, kolay lokma değil!

Diyeceksiniz ki; ''Monaco inişli çıkışlı bir grafik çizen takım. Ayrıca Galatasaray ilk yarıda harika oynadı''. Doğru ancak bu Monaco, ligde PSG’yi yenmiş, Şampiyonlar Ligi’nde Manchester City ve Tottenham’a diş geçirmiş bir takım. Yani inişli çıkışlı grafiğine rağmen, Avrupa sahnesinde kolay lokma değil.

Galatasaray'ın 6 maç sonunda 9 puanı bulunuyor
Başlık ResmiGalatasaray'ın 6 maç sonunda 9 puanı bulunuyor

Sıfıra sıfır elde var sıfır

Galatasaray’ın ilk yarıdaki iştahı, azmi ve temposu umut vericiydi. Ancak sekiz günde Fenerbahçe ve Samsunspor maçlarında harcanan efor, Monaco karşısında nefessiz bıraktı. Final paslarında ve son vuruşlarda yaşanan beceriksizlik, fırsatların direğe takılması ya da kaleciye teslim edilmesi, sonucu “sıfıra sıfır elde var sıfır” noktasına getirdi.

Haliyle; Galatasaray final paslarında, özellikle de son vuruşlarda gol üretemiyor. İlkay karşı karşıya, Osimhen kafa ile, Barış Alper tek başına iken kalecinin kapadığı köşeden topu içeri atmak yerine direğe çarptırdılar. Bunda sakatlık ve yorgunluk en önemli etken.

İlkay Gündoğan kaçırdığı gol sonrası büyük üzüntü yaşadı
Başlık Resmiİlkay Gündoğan kaçırdığı gol sonrası büyük üzüntü yaşadı

İkinci yarı tam bir kabus

Sanchez'in kontrolsüz girişinde Monaco penaltı kazandı, Uğurcan kurtardı. Herkes ''savunma ne yapıyor'' diye sorabilir ama asıl eleştirilmesi gereken şey; rakibe bu kadar boş alan bırakıp, Monaco'ya pozisyon üstüne pozisyon veren takım savunmasının geniş alan bırakması affedilir gibi değil.

Lemina'sız sistem çöküyor

Diyeceğim o ki; Galatasaray’ın en büyük açığı Lemina’nın alternatifsizliği. Bu eksiklik, sadece bir oyuncunun yokluğu değil; takımın bütün savunma düzeninin çöküşü anlamına geliyor. İşte bu yüzden fırsat kaçıyor, umutlar tükeniyor. Lemina’nın yokluğu burada kilit nokta; orta sahada dengeyi sağlayan, savunmaya kalkan olan isim olmayınca Sallai ve Sane’nin yorulduğu anlarda alarm zilleri çalıyor. Sane’nin fizik gücü yüksek olsa da tek başına yetmiyor.

Mario Lemina
Başlık ResmiMario Lemina

Özetlersek; Galatasaray’ın Avrupa serüvenindeki kırılma anları hep aynı; Savunma aklı ve orta saha dengesi olmadan Avrupa’da başarı gelmiyor. Monaco karşısında yaşanan tablo da aynı: ilk yarıda umut, ikinci yarıda çöküş. Her iki dönemde de Galatasaray, Avrupa sahnesinde bir kapıyı araladı ama içeri giremedi.

ÖNE ÇIKANLAR