Amaca ulaştıran yol…

A -
A +

Hedefi için her yolu mubah gören kişiler de, topluluklar da tehlikelidir.

 

FETÖ, PKK örneğinde gördüğümüz gibi; yalanı, aldatmayı, hırsızlığı, hak yemeyi, hatta öldürmeyi, -aklınıza ne gelirse- her şeyi amaçlarına ulaşmak için meşru görürler ve hiç çekinmeden yaparlar.

 

Bu, devletler arası mücadelede de böyledir… Nitekim, yukarıda zikrettiğimiz örgütler de aslında o devletlerin aparatları olarak, o amaçlara hizmet etmektedirler.

 

Lakin, şuraya dikkatinizi çekmek isterim; bunlar herkesin yapabileceği işler değil, özel eğitim gerekir.

 

Sizin tek başınıza hareketiniz bir şey ifade etmez, kitleleri etkilemeniz ve olabildiğince fazla sayıda kişiyi aynı sürece dâhil etmeniz gerekir.

 

Bunun uluslararası arenada örneklerine de şahit oluyoruz…

 

İsrail’in yaptığı gibi...

 

Gazzeli masum sivilleri yıllardır katledip, bir de kendini haklı, yaptıklarını meşru göstermeye çalışan İsrail gibi terörist devletlerin şeytani aklı, onların kontrolü altındaki yapılarda da mevcut.

 

Bunlara hizmet edenlerse sadece örgütler değil…

 

Siyaset, medya, iş dünyası, sivil toplum kuruluşları…

 

Senelerdir CHP’yi yazıyorum bu köşede.

 

2010’da kaset operasyonuyla koltuğa oturan Kemal Kılıçdaroğlu’nun, görevde kaldığı süre boyunca FETÖ ve PKK’ya siyasi sözcülük yapmasına, onlarla birlikte seçim kazanıp, bu örgütleri devletin içine taşıma çabasına hep tepki gösterdim.

 

Suriye, Akdeniz ve Ege’deki millî politikamıza karşı duruşu başta olmak üzere, koltuğunu borçlu olduğu okyanus ötesinin çıkarlarına uygun siyaset yapmasına çok ağır eleştirilerde bulundum.

 

Amaç sadece iktidar koltuğuna oturmak ise ‘amaca ulaştıran her yol mubah’ zihniyetiyle Türkiye düşmanlığının göze alınması fütursuzluğuna veryansın ettim.

 

Allah’a şükür ki, milletimizin feraseti, bu hesabı her defasında bozdu.

 

2023 Mayıs seçimleri ise Kılıçdaroğlu’nun finali oldu.

 

Şimdi, ‘yerine getirilenlerle’ uğraşıyoruz.

 

     ***

 

Bu köşeyi takip edenler, Özgür Özel’in göreve gelir gelmez başlattığı normalleşme sürecini takdir ettiğimi bilir.

 

“Türkiye dışında ülkemizin menfaatini savunuruz” dediği için, kendi cenahımızdan eleştirilme pahasına yaptığımız övgüleri boğazımıza dizdi Özgür Özel.

 

Onu koltuğa Ekrem İmamoğlu’nun parayla oturttuğunu, bütün ekibini, hatta belediye başkan adaylarını bile İmamoğlu’nun belirlediğini, bu sebeple kıpırdayacak yerinin olmadığını bilmiyor muyduk?

 

Biliyorduk, hatta bunları da yazıyorduk elbet.

 

Bizim uğraşmamıza gerek yoktu, kendi içlerinden birileri anlatıyordu 38. kurultayda dönen dolapları.

 

Zaten iddianame de CHP’lilerin suç duyuruları ve itiraflarıyla oluşturuldu.

 

Yine de ‘belki CHP’yi millî çizgide tutar’ umuduyla cesaretlendirmeye çalışıyorduk Özgür Beyi ama olmadı…

 

Çünkü ‘amaca giden her yol mubahtır’ ahlaksızlığına bulaşanlardan asla hayır gelmezdi, gene öyle oldu.

 

Patronu tutuklanınca takke düştü, kel göründü…

 

     ***

 

Türkiye dışında ülkemizin millî menfaatlerini savunmak için bakanlardan brifingler alan Özgür Özel gitti, İngiltere’ye “Menfaatleriniz Erdoğan’da değil, bizde” diyen CHP geri geldi.

 

Çaresizlikten mi dersiniz, yoksa “Milletin tutmadığı CHP, Batı olmasa zaten bunca sene ayakta kalabilir miydi?” mi dersiniz, orasını bilemem…

 

Bildiğim tek şey, Özgür Özel’in patronu İmamoğlu’nun İngiltere ile sıkı bağları!

 

Milyonlarca İstanbullu kar esareti yaşarken İngiliz Büyükelçi ile yediği yemeği “Karla mücadeleden daha önemsiz değildi” itirafıyla savunan İmamoğlu hakkında, 16 milyon İstanbullunun kişisel verilerini hukuka aykırı şekilde İngiliz firmasına vermekten de dosya bulunuyor.

 

Yolsuzluk suçlamaları ve itiraflar öne çıktığı için kamuoyunun gündeminde genellikle bavullar ve para desteleri var ama, aslında bu iddia, hepsinden daha vahim.

 

Ayrıca, gayrimeşru para yolunda da tuhaf biçimde İngiltere bulunuyor.

 

Bunu, İmamoğlu’ndan sonraki ikinci adam Ertan Yıldız ifşa etti, savcıya şunu anlattı:

 

“İBB üzerinden dolgu alanı izni Murat Gülibrahimoğlu’nun şirketlerine verilmiştir. Buraya giden hafriyat yaklaşık İstanbul’un tüm hafriyatının yüzde 70’idir. Buranın yıllık cirosu 150-200 milyon dolar civarındadır. İmamoğlu döküm sahası alanındaki işlerin gayriresmî eşit ortağıdır. 2024 yılı sonlarında operasyon iddiaları çıkmaya başlayınca Murat Gülibrahimoğlu’ndan, elde ettikleri paraları kendi uhdesine geçirerek kaçacağı endişesiyle bu paraların istendiğini duydum. Fakat Murat Gülibrahimoğlu’nun paraların büyük bir kısmını vermediğini duydum. Zaten 2025 yılı mart ayı gibi de kendisi yurt dışına kaçtı. Londra’da olduğunu duydum. Londra’da ciddi bir parası olduğunu, bu paraların da yarısının Ekrem İmamoğlu’nun olduğunu tahmin ediyorum. Bu para tahminimce birkaç yüz milyon dolardır. Bu operasyonlar neticesinde belediye dolayısıyla kamu çok ciddi zarara uğramıştır.”

 

     ***

 

CHP’lilerin “İçi boş” yalanıyla kitleleri aldatmaya çalıştığı dosyada nelerin olduğunu görüyorsunuz değil mi?

 

AK Parti hükûmeti, geçmişte Londra’ya götürülen Türkiye Cumhuriyeti devletinin bütün altınlarını geri Türkiye’ye getirmekle övünürken, CHP’li İBB Başkanı ve örgüt üyelerinin, çaldıkları milyonlarca doları İngiltere’ye taşıdığını itiraf ediyor İmamoğlu’nun sağ kolu Ertan Yıldız.

 

Büyük soyulmuşuz… Hem de çok büyük.

 

Sadece ‘Her yol mubah’ diyen CHP’lileri ikna edemiyoruz.

 

 

 

 

 

************

 

 

Örgüt lideri size sesleniyor!

 

 

Erdemli insan, bir suçlamaya muhatap olduğunda ne yapar?

 

“Haklılığımı ispatlayıp, daha güçlü geleceğim” der.

 

Süreç sona erene kadar bekler… Belge ister.

 

Savcının, hâkimin karşısına çıktığında suçlamalara susmaz, çatır çatır cevabını verir.

 

Peki, örgütlü yolsuzluk soruşturması yürürken İmamoğlu ve CHP ne yapıyor?

 

“Hepsi yalan” diyor sadece… Ötesi yok.

 

En tepede itirafçı olanları tehdit ediyor, suçlamaları çürütmek yerine ‘bize siyasi operasyon çekiliyor’ yaygarası yapıyor, yolsuzluk iddialarına ilişkin en ufak söz edeni hedefe koyuyor, algı operasyonlarına hizmet etmeyen kim varsa düşman ilan ediyor.

 

Bu esnada CHP’li İBB belediyesi de, milyarlarca dolar yolsuzlukla ve suç örgütü liderliğiyle suçlanan başkanının resimlerini vatandaşın göreceği yerlere asıp, metrolarda ‘halka sesleniş’ gibi sesini dinletiyor.

 

Çalındığı söylenen para, milletin parası… Yurt dışına kaçırıldığı, örgütlere aktarıldığı; villalar, rezidanslar alındığı anlatılan paralar, millete harcanması gereken kaynaklar.

 

Bunlardan aklandıktan sonra yapılacak şeyleri, hiçbirine cevap vermeden, en ufak bir utanç, mahcubiyet duymadan yapmak da CHP’ye yakışırdı...

 

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına helal olsun, hem fotoğrafları toplattı, hem de anons rezilliğine son verdi.

 

Böylece, başka örgüt liderlerinin “Madem öyle, biz de halka toplu alanlarda afişlerle, anonslarla sesimizi duyuralım” deme hakkını da ellerinden almış oldu.

 

 

 

Yücel Koç'un önceki yazıları... 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.