Suçlular ve gerçek mağdurlar…

A -
A +

Gazze’de Batı nasıl ikircikli bir tavırla mazlum sivillerin değil, suçlunun yanındaysa…

 

Benzer bir tablo da yıllardır ülkemizde süregelmekte.

 

***

 

Bunların tesadüf yahut birbirinden bağımsız olduğunu söylemek elbette mümkün değil.

 

Birilerinin planları var, bunun için görevlendirdiği adamları var, bir de buna direnmeye çabalayan ülkeler…

 

İşte hayretle izlediğimiz mevzular da bu çatışma istikametinde ilerlemekte.

 

***

 

Osman Kavala davası mesela…

 

Dünyadaki sokak darbelerinin mimarı George Soros’un fonladığı Gezi hükümlüsü Osman Kavala için sahiplerinin tahliye istemesinden daha doğal bir şey yok.

 

Aynı şekilde, ana kuruluş amacı Türkiye’yi bölmek olan PKK terör örgütüne ve bu amaca siyasi kolda hizmet eden Selahattin Demirtaş’a sahip çıkmaları da karşı cepheden bakınca gayet doğal bir tepki.

 

Milyarlarca dolar silah yardımı yaptıkları terör örgütünün hem silahlı, hem siyasi olarak güçlenmesini istemelerinde şaşıracağımız bir nokta bulunmuyor.

 

***

 

Keza, elebaşına ABD’de çiftlik tahsis ettikleri FETÖ casusluk örgütünün Türkiye’de zayıflatılmasına niye rıza göstersinler?

 

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dediği gibi, arzımevut hayali kuranların eninde sonunda varmayı hedeflediği nokta Anadolu toprakları ise yıllardır –tam da bölmeyi istedikleri bölgede- terörle mücadele yürütüyor olmamızı başka kamuflajlar altında tartışmanın anlamı yok.

 

Birileri hem Doğu ve Güneydoğu’dan toprak koparmak istiyor, hem de İstanbul’un hiç değilse Avrupa Yakası’nı Vatikan gibi bölüp, ekümenik merkezi kurmaya çabalıyor.

 

Nitekim, 15 Temmuz işgal girişiminde köprüyü tutan FETÖ’cü hainler, sadece Avrupa Yakası’na geçişi kapatmıştı hatırlayın, Anadolu tarafına gidişi değil.

 

***

 

Aslına bakarsanız, 28 Şubatçılar da bunlardan farklı değil.

 

Güç bulduklarında “Nüfusun yüzde 25’i olmasa ne olur?” diyebilecek kadar gözü dönen, en az İsrail yönetimi kadar Sünni Müslüman’dan nefret eden bu vesayetçilerin ipinin de aynı sahiplerin elinde olduğunu, yaptıkları darbelerde kime hizmet ettiklerinden açık biçimde gördük.

 

Güya birbirine düşman görünen bu yapılar, tıpkı İran-İsrail paslaşmasında olduğu gibi, birbirini besleyen ahtapotun kolları.

 

Gazze’de kurban nasıl Filistinli mazlumlar ise burada da kurban Anadolu halkı.

 

***

 

Bu proje de yeni değil, jön Türklerden başlayan bir süreç…

 

Birinci Dünya Savaşı’nda Osmanlıyı paramparça edip önce İngiliz’in, ardından İkinci Dünya Savaşı’nda ABD’nin arzuları yönünde istikamet çizilmeye çalışılan vatanımızda, 3. Dünya Savaşı’nın ayak seslerinin duyulduğu bugünkü süreçte karşılaştığımız talepler hiç normal değil.

 

Bizi bölmeyi denediler, yine deneyecekler…

 

Batı’dan gelen baskı ve dayatmaları bu gözle baktığımızda normal karşılarken, Türkiye’de son seçimlerden birinci çıkan partinin Batı’nın taleplerini arzulayan, dillendiren, yerine getirilmediğinde ise yüksek tonda buna muhalefet eden bir politika izliyor olmasını hep yadırgadık, bu anormalliği söylemeye de devam edeceğiz.

 

***

 

Vatandaşlarımızı, askerimizi, polisimizi katleden, seçtiğimiz hükûmeti, devletimizi yıkmaya, vatanımızı bölmeye çalışanları bu denli savunanlar niye bir defa da bu ihanet şebekelerinin kurban ve mağdur ettiklerinin hakkını savunmaz!

 

Haydi onlar yapmıyor, vatandaşımız niye kendi davasına sahip çıkmaz!

 

28 Şubat’ta millî iradeye kasteden ve en az 450 milyar doları buharlaştıran darbecilerin sivil ayağına bugüne kadar hiç dokunulamazken, hüküm giyen cuntanın o dönemki paşaları da CHP liderinin arzusu istikametinde Cumhurbaşkanı’nın affıyla serbest kaldı.

 

Düşünün, 28 Şubatçıların İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığından indirip hapse tıktığı Sayın Erdoğan, sırf siyaset normalleşsin diye o imzayı attı.

 

Birileri sakın faturayı Cumhurbaşkanı’mıza kesmeye kalkmasın, 31 Mart’ta çıkan sandığın neticesidir bu.

 

Hele hele 28 Şubat’ta merhum Başbakan Erbakan’ın mağdur edildiğini, partisinin bile kapatıldığını bir kenara koyup, önce 28 Şubat davasından çekilen, sonra 28 Şubatçılarla birlikte Erdoğan’a ve AK Parti’ye karşı cephe alanlar hiç konuşmasın.

 

Siyasette bu kadar ihanet dönerken, 31 Mart’ta bu duruş bozukluklarının hiç umursanmadığı bir tablonun çıkması sonrası kimsenin Erdoğan’a işi bitmiş “Darbeci paşaları niye bıraktın?” deme hakkı yok.

 

Buraya yazıyorum, yıllardır 28 Şubatçılarla kol kola girip, 28 Şubatçıları yargılatıp cezaevine tıktıran Erdoğan’ı indirmeye çalışanlar, yarın “28 Şubat’ın mağduru biziz, Erdoğan ise onları serbest bırakan kişi” deme yüzsüzlüğünü sergileyecek!

 

Tıpkı ‘PKK’ya silah bıraktırmak için denenen’ çözüm sürecinde yaptıkları gibi.

 

Bu süreci kamuflaj olarak kullanıp, PKK’nın siyasi koluyla seçim iş birliği yapan, hatta birlikte hükûmet ortağı olup ülke yönetmeye kalkan siyasetçilerin ahlaksızlığı yüzünden, 28 Şubatçıların cezaevlerine tıktığı, toplumun unuttuğu hükümlüleri kimse hatırlamayacak…

 

“İrticacı” yaftasıyla ihraç edilen ve dönüş için yargı yolu bile kapatılan binlerce askeri, memuru; “yeşil sermaye” adı altında batırılan şirketleri, intihara uzanan mağduriyetleri konuşan bile yok, olmayacak.

 

Varsa yoksa ihanet şebekelerinin ‘sözde mağduriyetleri’ siyasetin gündemi.

 

Peki gerçek mağdurlara kim, ne zaman sahip çıkacak?

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Yalınız Efe19 Mayıs 2024 15:44

Bölücü terör örgütü elebaşı Murat KARAYILAN, Duran KALKAN ve Cemil BAYIK neden hâlâ yakalanamadı? Bunlar en kısa zamanda etkisiz hâle getirilmeli ve Türk Devleti'nin gücü herkese gösterilmelidir.

Uğur Canpolat19 Mayıs 2024 10:55

Çok doğru tespitler. Mağdur olanların sesi hala çıkmıyor.