Sinemada bu hafta | Otomobilde adalet tuzağı! “Locked”

87’lik aktör Anthony Hopkins ile Bill Skarsgård’ı başrollerde bir araya getiren “Locked” (Tuzak), intikamcı bir adam tarafından lüks otomobile hapsedilen hırsızın hikâyesini işliyor. Sosyal adalet vurgulu eser, gerilimiyle sürüklüyor.

Kaydet

MURAT ÖZTEKİN - Tek mekâna sıkışan ve klostrofobiyi kamçılayan filmler denilince “Toprak Altında”, “Küp”, “Panik Odası”, “Telefon Kulübesi” ve “Locke” gibi hemen aklımıza gelen birçok eser var. Bizde de “Asansör” gibi garip denemeler mevcut.

Bugün gösterime giren “Locked” (Tuzak) da işte bu filmlerin yolundan otomobille giden bir eser… Alt sınıftan bir adamın hırsızlık için girdiği lüks araca sıkıştırılmasını işleyen filmin yönetmenliğini David Yarovesky üstleniyor. Bill Skarsgård ile usta oyuncu Anthony Hopkins’in başrollerde yer aldığı eserde; Navid Charkhi, Michael Eklund ve Sofia Tesema da rol alıyor.

ZOR DURUMDAKİ KOLAY YOL

Arjantin yapımı “4x4” adlı filmin adaptasyonu olan eserdeki hikâye, bizi büyük bir Amerikan şehrinin banliyösüne götürüyor. Merkezde ise hurdaya dönen aracıyla iş yapan Eddie (Skarsgård) adlı bir adam var. Bozulan minibüsünü tamir ettiriyor ama ücretine parası yetmiyor. Hâl böyle olunca mafya kılıklı tamirciler aracına el koyuyorlar. Fakat para kazanmak için o minibüse ihtiyacı var. Gel de çık işin içerisinden!

Sinemada bu hafta | Otomobilde adalet tuzağı! “Locked” - 1. Resim

ARAÇ DEĞİL HAPİSHANE HÜCRESİ

Eddie, bu zor durum içerisinde kolay yolu seçiyor ve araba soymaya karar veriyor. Çünkü bu aslında iyi bildiği bir iş! Ancak kapısını zorlamadan içerisine girdiği lüks otomobil, ona âdeta hapishane hücresi oluyor. Bir anda kapılar uzaktan kilitleniyor; ne kimse sesini duyuyor ne de film kaplı camlar ardındaki yüzünü görünüyor. Kendisiyle irtibat kuran yegâne kişi ise hoparlörden “Ben aracın sahibiyim” diye seslenen William adlı (Hopkins) esrarengiz adam oluyor. Bütün çabalarına rağmen otomobilden çıkamayan genç adam, William tarafından her detayı kurgulanmış bir “adalet oyununun” içerisine düştüğünü zamanla anlıyor…

Büyük bir kısmı bir otomobil içerisinde geçen “Tuzak”, seyircisini başında klostrofobiye gark ediyor; daha evvel seyrettiğimiz benzeri filmlerden çok fazla unsur barındırmasına rağmen, merak uyandırmayı başarıyor. Eserde biraz da sıkışmışlık hissinden taviz verilip mekânın sınırları zorlanarak hızlı bir tempo yakalanıyor ve oldukça gerilimli bir hikâye işleniyor. Dinamik kamera açıları da buna hizmet ediyor. “Testere”nin Jigsaw’ını hatırlatan bir karakterle rahatsız edici sahnelere başvuruluyor.

ESAS MESELE…

Eddie ile telefondaki William arasındaki diyalogların geniş yer tuttuğu filmin esas meselesi ise adalet… Bu minvalde Marx ve Dostoyevski’nin bile adının geçtiği diyaloglar yer alıyor; iki adam üzerinden iki sosyal sınıf karşı karşıya getiriliyor. Mesela “Fakirlerin haklarını vermeyen zenginler mi yoksa hırsızlık yapan fakirler mi daha suçludur?” sorusu ortaya atılıyor. Ancak negatif yanları törpülenip empati kurulacak şekle sokulan Eddie karakteri üzerinden ters tarafa dümen kırılıyor! Zaten film, böylesine mevzuların altından kalkacak bir derinlik taşımıyor!

Bütün bunların yanında eser, hikâyenin inandırıcılık problemlerinin ve karaketlerin tenazuklarının altında bazen eziliyor; bazen de fazla izah, “mizahı” bozuyor!

Ortalamanın üstüne çıkmayan oyunculuk performanslarına sahne olan filmde; daha ziyade sesini duyduğumuz Hopkins’in yüzünü sınırlı bir zaman diliminde görüyoruz. Yine de 87’lik delikanlı esere çok şey katıyor!

Hasılı “Tuzak” (Locked) bütün negatif ve klişe yanlarıyla birlikte haftanın çerezliklerinden oluyor.