"Yâ Rabbî! Sen onları affet"

A -
A +
Allahın Sevgilisi gâyet edepliydi.
Ve gâyet mütevâzı.
Biriyle müsâfaha etseydi, o kişi elini ayırmadıkça, mübârek elini ondan ayırmazdı.
O yüzünü çevirmedikçe, yüzünü ondan çevirmezdi.
Sabah namazını mescitte kıldırıp dışarı çıktığında Medîne çocukları başına üşüşürlerdi.
Su dolu kaplarını uzatırlardı.
Ve mübârek parmağını o sulara daldırmasını isterlerdi.
Bâzen mevsim kış olurdu.
Hava soğuk, su soğukdu.
Yine de isteklerini yapardı.
Küçük bir kız çocuğu, mübârek elinden tutup bir iş için götürseydi gidip işini hâllederdi.
Bir gün, bir yere gidiyordu.
Üzerinde bir paltosu vardı.
Ve o, Yemen kumaşındandı.
Arkadan câhil bir köylü geldi.
Mübârek yakasından tuttu.
Ve kuvvetle çekti.
Paltonun yakası boynunu çizdi.
Meğer biraz para istiyecekmiş.
Efendimiz üzüldüler.
Ama hiç kızmadılar.
Hiç de azarlamadılar.
Sâdece tebessüm edip, bir şeyler verilmesini emrettiler eshâbına.
İşte şefkat budur, merhamet bu.
Uhudda kâfirler öldürmek istedi.
Bunun için, vurup dişini kırdılar.
Buna rağmen kızmadılar.
Aksine onlara acıdılar ve;
"Yâ Rabbî bilmiyorlar, bilseler yapmazlar, sen onları affet" diye duâ buyurdular.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.