Cumhuriyet, FETÖ ve İslamcılık

A -
A +
Cumhuriyet-FETÖ davasında değerli hâkimlerimiz adaletli bir karar verdiler ve benim de hep savunduğum üzere 7 kişiyi tahliye ettiler. Bana göre hem Murat Sabuncu'nun hem de diğer davada Gökmen Ulu ve Mediha Olgun'un da tahliye edilmesi de isabet olur. Adalet devletimizin temelidir. Diğer isimler ise Türkiye Cumhuriyeti'ne karşı çok açıkça FETÖ ile iş birliği yapmış tiplerdir. Bunlar Fetullahçı değiller, hatta normalde Fetullah düşmanıdırlar ama Erdoğan'ın öldürülmesi amacıyla FETÖ'nün emrine girmiş oportünistlerdir. Tıpkı Akın Öztürk ve Adem Huduti gibi. Hukuki durumları Öztürk ve Huduti ile aynı bu adamların.Hatırlarsanız bu tiplerden bazıları Obama’nın yardımcısı Joe Biden ile görüştüğünde bir yazı yazmıştım. Biden, ülkemizde bazı bitmiş sömürge gazetecileriyle konuşmuş ve o gazeteciler de Biden’a yalakalık yaparak ve yalvararak Türkiye’ye Amerikan müdahalesi istemişti. İşte bunlar bu kadar zavallı ve rezil tiplerdir. Biden kafalarını okşamıştı bu sömürge gazetecilerinin. Biden’ın görüştüğü tüm gazetecilerin Türk milleti ve devleti nazarında medeni ölü olan acınası tipler olacağını yazmıştım. Diğerlerine de sıra gelecek. Biden onlara Beyaz Saray’da ayakkabı boyacılığı işi verse mutlu olurlar bunlar. Her gün Amerikalıların pabuçlarını parlatırlar. Bu arada yine bitmiş, artık ismi bile hatırlanmayan bir başka sömürge gazetecisi de Biden’ın karısı bir kafede kendisinin ismini zikretti diye sevindirik olmuştu. Öte yandan tanıklar Biden’ın karısının öyle bir şey demediğini ve bu bitik gazetecinin uydurduğunu söylüyorlardı. Türkiye’nin en büyük anchormani olacağım derken yaşayıp yaşamadığı bile bilinmeyen bir tipe dönüşünce böyle travmalar olabiliyor. Evet bu zavallı tipler sömürge gazetecileri. Aslında bu terimin orijinali büyük düşünür Edward Said’indir. Said kendi ülkesinin kültüründen ve halkından nefret ederek varlığını üstün Batı medeniyetine ait gören ve ancak belli Batı istihbarat örgütleri tarafından aparatçik olarak kullanılan acınası entelektüel tipolojisi için "sömürge aydınları" tabirini kullanmıştır. Hem Afrika’da hem Asya’da hem Latin Amerika’da hem de İslam dünyasında böyle aydın örnekleri çok sayıda vardır. Bunlara aydın bile denemeyeceği için sömürge gazetecileri diyorum. İşte hem kanımızı emmek isteyen zalim sömürgecilere hem de bu sömürgeci küffarın aparatçikleri olan sömürge aydınlarına karşı temel direnç kaynağımız yerli ve millî köklere dayanan İslamcılıktır. Dışarıdan ithal radikal fanatizm ise asla gerçek İslamcılık ve gerçek muhafazakârlık değildir. İthal radikalleri Türk milleti tıpkı sömürgecileri mahkûm ettiği gibi mahkûm etmiştir. Zaten dikkat edin bana saldıran ithal fanatiklerle bu sömürge gazetecileri şu an müttefiktir. Milletimize zarar veren hayalperest ve akılsız dış politika zihniyeti de artık bitmiştir. Bu topraklarda yaşayan ve Müslüman hassasiyetine sahip tüm halkımız zalimlere karşı mazlumların yanında Yeniden Büyük Türkiye hayalini kuruyor. İşte o yüzden bu yüce idealin önünde bariyer olup bizi daha da yoksul ve güçsüz hâle düşürecek İslam kılığındaki solcu hurafeleri Müslümanlar olarak sert bir dille reddediyoruz. 
Büyük tarihçimiz Halil İnalcık da ifade etmektedir ki, İslam medeniyeti bir ticaret ve piyasa medeniyetidir. Biz Müslümanlar "Rızkın onda dokuzu ticarettedir” diyen ve kendisi de tüccar olan Peygamber Efendimizin ümmetiyiz. Biz Müslümanların paraya, ticarete ve piyasaya düşman bir ideolojiye kapılmamız sadece küffarın ekmeğine yağ sürer. Zalimlere karşı mazlumların yanında olan Yeniden Büyük Türkiye ideali merhum Erbakan hocamızın meşhur ettiği bir tabirdi. O ideal sebebiyle merhum Erbakan hocamız binlerce fabrikalar inşa eden sanayileşmiş ve kalkınmış bir Türkiye bayraktarlığı yaptı hep. Merhum büyük şairimiz ve mütefekkirimiz Necip Fazıl da binlerce olan camilerimizin yanında, tüten binlerce fabrikalarımızın olması gerektiğini söylüyordu. Yine merhum büyük şairimiz ve mütefekkirimiz Mehmet Akif de hayatı boyunca bu ideali savundu. Siyasal ufkumuzu şekillendiren temel nehirlerden olan Büyük Doğu dergisinin kapaklarından belki de en efsane olanı cami ile fabrikanın yan yana olduğu o unutulmaz kapaktır. Çünkü modern endüstri uygarlığını yakalayıp güçlenmezsek küffara karşı direnmemiz imkânsızdı. Eğer geleneksel üretim tarzında kalırsak ve sanayileşip modernleşemezsek küffar biz Müslümanları kendine köle edecekti. Müslümanların gavurların boyunduruğuna girmemesi ve zalimlere karşı çıkabilmesi için sanayileşme, okullaşma, şehirleşme, serbest ticaret ile zenginleşme, kısacası modernleşmek zorunluydu. Hâlâ da zorunludur.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.