22 Mart 2018 medya devrimi devam ediyor

A -
A +
Türk medya mensupları, Babıali geleneğinin palavracılık huyundan vazgeçemiyor. Önce şu tamamen uydurma haberi beraber okuyalım...
“Hürriyet gazetesi Washington Temsilcisi Cansu Çamlıbel, görevinden ayrıldığını açıkladı. Çamlıbel, Twitter'dan yaptığı açıklamada, ‘Hürriyet’e ve Washington Temsilciliği görevine kendi arzumla veda ettim. Yayın Yönetmenim Vahap Munyar’a gösterdiği anlayış için teşekkür ederim. Meslektaşlarıma ve her koşulda haberine sahip çıkan okura selamla, bir de üstad Orwell’e. Çünkü gerçeği söylemek devrimci bir eylemdir’ ifadelerini kullandı.”
Yahu bu yalanları kime yutturuyorsunuz? Tüm medya piyasası Cansu Çamlıbel’in kovulduğunu biliyor. Fakat hâlâ gidip böyle bir açıklamayla kendini madara ediyor. Onurluca, “Evet beni kovdular” dese daha fazla sempati toplar Çamlıbel. Hâlbuki ben tüm bu Eski Türkiye kalıntılarının başlarına gelecekleri çok önce bu köşede yazmıştım. Beni dinleyip onurluca istifa etselerdi çok daha itibarlı durumda olurlardı.
Bakın iddia ediyorum yarın İsmail Saymaz da tıpkı Çamlıbel gibi gönderilince o da benzer “fiyakalı” açıklamalar yapmaya kalkacak, fakat herkes Saymaz’a da gülecek. İnanın ben bu arkadaşların düştüğü bu acınası duruma üzülüyorum. Hürriyet gazetesinde iktidara yaltaklanan haberler yaparak ayakta kalmaya çalışan İsmail Saymaz RS FM gibi kimsenin dinlemediği yerde ise Başkanımız Erdoğan’a demediğini bırakmıyor. Bu numaraları ne muhalif yurttaşlar ne hükûmeti destekleyenler yiyor. Hem muhalefet hem iktidar nezdinde bunların hepsi itibarsız tipler.
Cansu Çamlıbel eğer sen iddia ettiğin gibi onurlu bir gazeteci olsaydın Rahip Brunson röportajın yayınlanmadığı gün şereflice istifa ederdin. O zaman hangi görüşte olursa olsun herkes seni takdir ederdi. İtibarlı olurdun. Oysa sen o gün bir anti-gazeteci gibi davranarak bu rezaleti kabul ettin. Ardından Çamlıbel’in şimdi küfrettiği iktidara bol bol yalakalık yapan çok sayıda yazısı da Hürriyet arşivindedir. Sonuç ne oldu? Yine teneke bağlanarak kovuldu. Ben ise bunları 10-11 ay öncesinden yazmıştım. Çamlıbel zihniyetinin erkek versiyonu İsmail Saymaz ise Kadri Gürsel’in kitabı çıktığında Gürsel’in kitabını öven Twitler attı. Hürriyet’ten, “Sen nasıl Erdoğan Demirören’e küfreden Gürsel’i översin” zılgıtı yiyince onurlu bir gazeteci gibi arkadaşı ve fikirdaşı Kadri Gürsel’i savunmadı. Korkakça “Emredersiniz efendim” deyip Gürsel’i öven tüm Twitlerini sildi. İşte bunların tıyneti bu. O yüzden muhalefet içinde bile hiçbir itibarları kalmadı. İktidara yaltaklanan haberler yapmak da Saymaz’ı kurtaramayacak. Tek Saymaz’ı değil, 17-25 Aralık darbe teşebbüsünü ve 7 Haziran sürecinde PKK terörünün siyasi şubesini desteklemiş hiç kimse yırtamayacak. Hepsinin sonu Cansu Çamlıbel ve Faruk Bildirici gibi olacak. "22 Mart 2018 medya devrimi"nin doğası gereği bu böyle olacaktır. Suyun akışı ve rüzgârın esişi engellenemez.
Faruk Bildirici ise daha tecrübeli bir isim olduğu için kovulduğunu inkâr etmiyor. Çamlıbel gibi uydurma haberler yaptırmıyor. 28 Şubatçı Rıfat Ababay da böyle yalan haberler yaptırıyordu. Ne oldu? Şimdi yaşıyor mu, ölü mü belli değil. Bildirici’ye yeni hayatında başarılar dilerim. Siyasi görüşlerine zıt olmakla beraber benim Bildirici’ye bir saygım vardı. Fakat Faruk Bey de özsaygısını şu son süreçte Hürriyet’te kalmak için yaptığı tavizlerle yok etti.
Ayşe Arman’ın Aslı Baş cinayetinin üstünü örtmek amacıyla Baş’ın sevgilisi zengin turizmci ile röportaj yaptığını Faruk Bildirici biliyordu. Fakat bu konuda tek satır yazmadı. İşte o gün Bildirici kendine jilet atmış oldu. Mahkeme kararıyla dinlenen tape'lere takılan konuşmalar çok açıktı. Aslı Baş olayının zanlısı zengin turizmciyi tamamen aklayan ahlaksız bir röportaja imza atmıştı Ayşe Arman. Herkes biliyordu ki Arman, Aslı Baş cinayetinin üstünü örten bu korkunç röportajı babasının hayrına yapmamıştı. Bu dehşet hukuk ve etik skandalının üstünü maalesef Bildirici de örttü.
Aynı şekilde hem Arman’ın hem Ahmet Hakan’ın firmaları övmek için para karşılığı yazı yazdığı olayları ayyuka çıkınca da esaslı bir eleştiri yapamadı Bildirici. Dostlar alışverişte görsün usulü şeyler yazdı. Hâlbuki hem Aslı Baş cinayetinin kasten üstünü örtme skandalını hem de Ahmet Hakan ve yatak şirketi skandalını daha net şekilde yazıp sonra da istifa etse herkes tarafından takdir gören bir davranış yapmış olurdu.
Bu arada Aydın Doğan’ın Bilgi Üniversitesi’ni satın almak için Külliye’den onay aldığı gibi uydurma laflar piyasada dolanıyor. Aydın Bey istediği yeri alsın ama Külliye’den onay lafları uydurmadır. Bilgi zaten Zafer Mutlu’nun Üniversitesiydi. Sonra Amerikalılara satıp büyük para kazandı. Fakat yine oradan parmağını eksik etmedi. Mutlu’nun damadı da üniversitenin mütevelli heyetindeydi. Şimdi de danışmanı olduğu Aydın Doğan’a üniversiteyi aldırıp yine büyük parayı indirecektir.
Zaten CHP Beşiktaş adayı Rıza Akpolat’ın da Mutlu’nun adamı olduğunu Ankara çevreleri iyi biliyor. Beşiktaş’ın tüm işleri artık teyze oğulları olan Erdoğan Toprak-Zafer Mutlu ikilisinden sorulacak. Bu adamlar Türkiye’de siyasi düzen ne olursa olsun yolunu bulurlar.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.