İç işlerine karışma devri kapandı

A -
A +

 

ABD, Almanya, Fransa, Finlandiya, Danimarka, Hollanda, İsveç, Kanada, Norveç ve Yeni Zelanda'nın Ankara Büyükelçileri, casusluk suçlamasıyla tutuklu bulunan Osman Kavala'nın serbest bırakılması için bir bildiri yayınladı.

ABD Büyükelçiliğinin sosyal medya hesabından paylaşılan bildiri, gündeme bomba gibi düştüğünde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan dört günlük Afrika ziyaretinin ilk durağı Angola’da bulunuyordu.

Erdoğan dönüş yolunda "Büyükelçileri ülkemizde tutmak mecburiyetinde değiliz" diyerek sert bir açıklama yaptı.

Üç gün sonra da Eskişehir'den söz konusu büyükelçilerin "istenmeyen kişi" ilan edileceği yönünde Dışişleri Bakanlığına talimat verdiğini söyledi.

Gerçekleşmesi hâlinde dünya diplomasi tarihinde bir ilk yaşanacaktı.

Şüphesiz bunun gerçekleşmesinin ağır bir faturası olacaktı. Artan döviz kurlarının daha da yükselecek olması bir yana Türkiye, dünyaya farklı bir fotoğraf verecekti.

Ama bardağı taşıran bu hadsiz bildiri de karşılıksız bırakılmamalıydı.

Nitekim benzer bir kriz beş yıl önce de yaşanmış, Batılı ülkelerin konsolosları casusluktan yargılanan, hâlen firari durumdaki Can Dündar için adliyeye gitmişler, birlikte selfie çekmişlerdi. Erdoğan "Siz kimsiniz?" diyerek tepki göstermişti. O, orada kaldı.

Fakat büyükelçilerin "istenmeyen kişi" ilan edilmeleri, Batılı ülkeleri de çok olumsuz etkileyecekti. Bir defa kovulmaları itibarlarını yerle bir edecekti. Bu yüzden diplomatik bir dille çark ettiler.

Ankara'nın (daha doğrusu Erdoğan'ın) blöf yapmadığını görünce, mecburen altına imza attıkları uluslararası anlaşmaları hatırlayıp "teyit etmek" zorunda kaldılar.

Bu vesileyle "Ne yapacağı öngörülemeyen bir lider”le karşı karşıya olduklarını daha net anladılar.

Sanmıyorum ki bundan sonra Türkiye'nin iç işlerine karışacak bir adım daha atsınlar. O defter kapandı.

Siyaset, doğru zamanda doğru hamle yapıp kazanma sanatı.

Erdoğan, 28 Nisan'da e-Bildiri yayınlandığında, Gezi olaylarında, 17-25 Aralık yargı kumpaslarında, Rus uçağı düşürüldüğünde ve 15 Temmuz'da darbeye muhatap olduğunda, sınır ötesi harekâtlarda risk aldı, geri adım atmadı ve kazandı.

Son krizde "Ekonomideki problemleri gölgelemeye çalışıyor" diyerek kabahati Erdoğan'da bulup büyükelçilerin hadsizliğine ses çıkarmayanlar, "Aman Rıza Bey ağzımızın tadı kaçmasın" diyerek sineye çekmeyi önerenler, "ölürüz biteriz" diye feveran edenler ve tabii Batı'nın pek 'şirin' zihinsel devşirmeleri kaybetti.

Erdoğan yine kazandı.

Gün gelir bugün kapalı kapılar ardında yaşanan koşuşturma yazılır çizilir.

Ne büyükelçilerin ismi anılır ne Osman Kavala'nın.

Ama ikinci "one minute" diyebileceğimiz bu çıkış tarih boyunca anlatılacak; Erdoğan "On Avrupalı büyükelçiye kapıyı gösteren adam" olarak hatırlanacaktır.

 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.