Düşüş iyi de aralık-ocak enflasyonunu planladık mı?

A -
A +
Ağustos ayı enflasyonu yüzde 0,86 artışla beklenenin çok altında çıktı TÜİK verilerine göre. Yıllık enflasyon ise 16,57’den 15,01’e geriledi. Neredeyse 2 puan. En önemlisi de çekirdek enflasyonun 16,2’den 13,6 seviyesine inmesi.
Bu rakamlar çok sevindirici bir gelişmeye işaret ediyor ve umut verici.
Şimdi gelelim bizi önümüzdeki aralık ve ocak ayından itibaren ne beklediğine.
Aylık ve yıllık bazda enflasyonun düşük çıkmasında etkili olan en önemli kalemler sebze fiyatlarındaki düşüşlerdi. Bu sebzeler arasında geçen yılın en çok konuşulan ve spekülasyonu yapılan sebzeleri domates, patates, soğan ve biber de vardı. Diğerlerinin arasından sıyrılarak âdeta en temel ihtiyaç diye tanımlanmaya başlayan bu üç sebzenin tüketiciye ulaşan fiyatları öyle arttı ki sonunda hükûmet çareyi eski ve geçerli bir modeli devreye sokarak tanzim satış mağazaları açmakta buldu. İki büyük şehirdeki; İstanbul ve Ankara’daki büyükşehir belediyeleri de büyük katkı sağladılar tanzim satış mağazalarına.
Şimdi bu sebzelere odaklanalım.
Hepsi de üreticiden çok düşük fiyatla çıkıyor ama yine de aracı-halci derken tüketiciye en az üç-dört kat pahalanarak ulaşıyor.
Kısaca üreticiden ve tüketiciden başka herkes kazanıyor.
Ancak önümüzdeki yılın bize düşük enflasyon vadetmesi için bu yeterli değil.
Bir kere patates rekoltesi bu yıl yüzde 20’ye yakın düşük çıkacak gibi görünmekte. Sebebi de Rhizoctania Solani ve Mildiyo (Geç yanıklık-Phytophthora infestans) gibi hastalıkların patateslerde solgunluğa, kurumalara, çürümeye ve lekelere yol açması. 
 
ŞİMDİ NELER OLACAĞINI SÖYLEYELİM.
1-Stokçu sebzeleri alıp depolarda bekletecek. Düşük rekolteye depolarda beklerken de ortaya çıkacak yüzde 5 kaybı ilave edelim. Stokçu bu sebzeleri 2019 Aralık ve 2020 Ocak ayından itibaren kendi istediği fiyattan perakende zincirine sokacak ve yine geçen yıl yaşadıklarımızı göreceğiz.
2-Artık Ankara ve İstanbul Büyükşehir Belediyeleri yok hükûmetin-devletin-vatandaşın yanında. Baksanıza adam eğlenceden, âlemlere akmaktan, PKK’lılarla halay çekmekten fırsat buldukça geldiği İstanbul’da zam üstüne zam yapıp bir de alay eder gibi “finansal düzenleme” diyor yüzsüzce. Vatandaş umurunda bile değil.
3-Bu durum enflasyon sepetini doğal olarak etkileyecek ve sonuçta enflasyon tekrar eski seviyelerini zorlayacak.
 
O HÂLDE NELER YAPILMALI ÖNLEM ALMAK İÇİN?
1-Devlet nasıl buğdayda taban fiyat belirleyerek ve stoklamayla buğday fiyatlarını dengeliyorsa aynını bu sebzelere de yapmalı. Yani taban fiyat uygulamalı domates, biber, patates ve soğana.
2-Toprak Mahsulleri Ofisi de bu taban fiyata uygun olarak alım ve depolama yapmalı şimdiden. Kısaca, ofis, depo kiralayıp piyasayı domine edecek kadar elinde mal bulundurmalı ki fiyatlar da dengeyi bulsun.
3-Kısaca aralık ve ocak ayından itibaren kritik sebzelerin fiyatı yeniden arttığında ve bu da enflasyonu tetiklediğinde suçu başka yerlerde aramayalım. Devlet piyasayı regüle edecekse etmeli. Vatandaşı halcilerin, toptancının, komisyoncunun insafına bırakırsan acınacak duruma gelirsin.
Bir tanıdığım geçen gün iki ton biberini kilosu 1,2 liradan 2.400 liraya sattı. Halci yüzde 15 kesti; 360 lira. Nakliye için 70 lira verdi. Biberleri toplatmak için 20 Suriyeli ve Afgan işçi tuttu (Türk işçiler onların iki üç katı ücret istiyormuş. Al sana bir ırkçılık sorunu daha) ve onlara yemek öğünleri hariç 1.400 lira ücret ödedi. Sulamak ve gübrelemek için harcadığı para ise 250 lira civarında.
Eline 320 lira geçti. Bunun için iki ay çalıştı.
Bunun için tarla kiralayanların hâlini düşünemiyorum bile.
Evvelden çiftçi kendi toplardı ürününü, çünkü köylerde nüfus vardı. Eğer eskisi gibi olsaydı da zaten o tanıdığımın eline işçilik ücretini çıkar 1.720 lira geçecekti. Eh işte.
Fotoğraf ortada.
Tarımın yapısal sorunlarına girecek değilim ve bu konuda uzmanlığım da yok. Zaten ayrı bir yazı konusu.
Hayvancılığa değinmiyorum bile. II. Abdülhamit’in ta 1880’lerde Çoban Mektebi açmaya çalıştığı ülkemizde (Uzun ve çarpıcı bir hikâye isteyen internetten bulup okuyabilir) çobanlığın bile bilimsel yöntemlerle yapılması gerçeği bize işin önemi hakkında fikir vermekte. Bilmiyorum büyük sanatçı ve uzman Aysun Kayacı ne der bu duruma? Acaba çobanlar okul bitirirse verecekleri oy kendisininkiyle eşit sayılabilir mi misal?
Neyse, dağılmasın. Kısaca bugünkü enflasyona sevinelim de elin oğlu boş durmuyor, bilelim ve aklımızdan çıkarmayalım lütfen.
 
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.