Cumhurbaşkanlığı bünyesinde FETÖ ile Mücadele Kurulu neden gerekli?

A -
A +
 
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın istihdam ettiği danışmanlarının sayısı resmî açıklamaya göre 36 kişi.
Ama aralarında Türkiye’ye yıllarca kan kusturmuş, darbe girişimine doyamamış ve en sonunda 15 Temmuz’u icra etmeye çalışmış FETÖ gibi bir alçak örgütün üzerinde uzmanlık sağlamış, sahada aktif bir çalışma yürütüp Cumhurbaşkanı’nı bilgilendirebilecek, önerileri ve gelişmeleri raporlayabilecek isimler bir-iki kişiden öteye gitmiyor. Zaten birini yeni tanıdık. Hatırlayacaksınız geçtiğimiz günlerde CNNTürk televizyonunda FETÖ örgüt şemasını nihayet bizlere derli toplu anlatan, hakikaten bu işi derinlemesine incelediği her kelimesinden anlaşılan Mustafa Akış.
Ama o bile örgüt şemasını 2008’den öteye götürüp güncelleyememiş. Çünkü bu tek başına yapılacak bir iş değil. Öncelikle en az 5 yetkin danışmanın bu konuda öncülük yapması, altlarında bir sekretarya bulunması ve dahası Cumhurbaşkanlığı çatısı altında bir kurul oluşturulması gerekli.
Peki, böyle bir KURUL neden yok?
Beli kırılmasına rağmen hâlâ dinamik biçimde varlığını sürdüren bu casusluk örgütü, hayatın her alanında sosyal medya trolleriyle itibar suikastlarına, algı operasyonlarına devam etmekle kalmayıp, kamikazeleriyle yargı kararlarını, siyasi partilerin içine soktukları kriptolarıyla da siyaseti yönlendiriyorlar.
Bu arada örgütsel dayanışmaları tüm hızıyla sürüyor.
Örgüt, cezaevlerindeki mensuplarına haber yollayabiliyor ve aynı zamanda yakınlarına yurt dışından ve içeriden toplanan paralarla finansal yardım yaptıklarını kendi medyalarından bizzat öğreniyoruz.
İşte bu yüzden Cumhurbaşkanlığı’nda; bu türden, ortak aklı harekete geçirecek, pek çok alanın temsilcisini bünyesinde toplayan bir FETÖ İLE MÜCADELE KURULU’nun oluşturulması zorunlu.
Bu kurul neler yapar?
1-Yargı ve kolluk güçlerine önemli bir lojistik destek sağlar, dağınıklığı toparlar.
2-Başta yargı ve kolluk olmak üzere askerî ve bürokratik yapılara, ilk kez karşı karşıya kaldığı sorunlarla ilgili raporlamalar yapıp bilirkişilik desteğinde bulunur.
3-Örgütü bitirmeye yönelik kuşatıcı stratejileri tespit edip uygulayıcıları cesaretlendirir.
4-Örgüt şeması güncellenebilir. Örgüt hakkındaki en son gelişmeler kaydedilir, örgüt yakından takip edilir.
5-Örgütün çökertilmesi ve içinden çözülmesi için cezalandırmalarda çeşitliliğe gidilmesi sağlanabilir.
6-FETÖ’ye kallavi finans desteği sağlayan ünlü bir iş adamının serbest kalması, sıradan bir vatandaşın Bank Asya hesabıyla örgüte finansal destek sağladığı için yıllarca hapse mahkûm edilmesi arasındaki koca uçurum giderilebilir.
7-FETÖ ile mücadelenin yöntemleri raporlanabilir.
8-Kamuoyunun desteğinin devam etmesi için gerekenler sıralanabilir.
9-Cezaevine girmese bile dışarıda hayata devam edenlerin takibi sağlanabilir. Misal çeşitli üniversitelere dağıtılan FETÖ yetiştirmesi 3000 Harbiyeli şu anda takibe alındı mı?
10-Bank Asya’ya para yatıranın cezalandırılmasıyla, orada yıllarca yöneticilik yapan birinin bir devlet bankasının başına getirilmesi arasındaki çelişkiye sebep olacak kararlar önlenir.
Yalnızca bir ÖRNEK vereceğim böyle bir kurulun neden gerekli olduğuna.
Diyelim ki TSK, içeriye sızdırılan kişileri FETÖ’cü olarak tespit etti. Bu kişileri kolluk gücü yakalar, ilk ifadesinin ardından yargı önüne getirir. Yargının yapacağı bellidir.
1-Delil varsa mahkûm olur
2-Etkin pişmanlık yasasından istifade ederse durumunun vahametine göre ceza indirimi alır.
Bunların dışında üçüncü bir grup daha var. Yargılamalarda bunların savunmalarını okur ya da duyarız bazen. Örneğin biri çıkıp “Ben bunlara dinî grup diye gitmiştim, hain yüzlerini gördükten sonra bunlarla mücadeleye hazırım ne yapabilirim?” der. Diğeri “Annem ve babamın Bank Asya hesabı var ama benim yok. Onların hatası suçun şahsiliği gereği beni bağlamamalı ve memuriyetime engel olmamalı” diye savunma yapar.
Dediğimiz gibi Yargı, yasalarla kendi önlerine getirilen deliller yeterliyse ceza verir, değilse tahliye... Peki, tahliye olan bu durumdaki birinin FETÖ’cü olup olmadığı hakkında kesin bir bilgiye sahip miyiz? Değiliz. Yüzde 90’ı aslında FETÖ’cü ama adam serbest kalıyor delil yetersizliğinden.
Yani dünyanın en ahlaksız ve takiyeci elemanlarını yetiştiren bu örgütten samimi olarak ayrılmanın objektif ve sübjektif ölçütleri var mıdır, varsa nasıl hayata geçirilir işte böyle bir kurumla yapılabilir.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.