YENİ DÜZENLEMEYLE ÖRGÜTLENME VE FİKİR HÜRRİYETİ GELİYOR" “Çoklu baro” değil “Barolarda reform”

A -
A +
Bülent Turan 
Hukukçu, AK Parti Grup Başkan Vekili, Çanakkale Milletvekili   "Mevcut baro başkanları ya tüm avukatları kucaklayan bir tarzı geliştirecek ya da avukatlar kendilerini daha iyi temsil ettiklerine inandıkları baroya kaydolacak."     Uzun süredir kamuoyunun yakından takip ettiği barolara ilişkin 28 maddelik Avukatlık Kanunu’nda değişikliği öneren teklif, TBMM Genel Kurulunda kabul edildi. Eski bir kanunda yapılan düzenlemeyle hukuk dünyası için önemli bir adım atılmış oldu. Her alanda büyüyen, gelişen ve değişen bir dünya var. Antidemokratik seçim sisteminin ve delege sisteminin tartışılması, bu alanda eksikliklerin giderilmesi son derece önemlidir. Her çalışmanın mutlaka olumlu olumsuz tarafları değerlendirilir. Derdimiz daha iyi bir seçim sistemi ve temsilin olmasıdır. Esasında baro düzenlemesi 9 yıldır AK Parti’nin gündeminde olan bir konu. Baroların, vesayetin, birkaç küçük marjinal grubun tahakkümünde olduğu bir sürece hep beraber şahitlik ettik. 1960 darbesinden sonra kurulan ve genel olarak siyaseti zayıflatmayı amaçlayan birçok kurumdan bir tanesi de şu anki baro yapılanmasıydı. Baroların eşit temsil edildiği bir birliğin hedeflenmesi, adalet kavramının ruhuna daha uygun bir yaklaşım. “Çoklu Baro” ifadesi bu kanunun özünü yansıtmıyor. Çünkü yapılan reform niteliğinde bir düzenleme ve birçok önemli hususu içeriyor. Toplumda tüm barolar için zorunlu bir bölünmenin olacağı zannı hâkim. Bilinenin aksine yeni baro kurma zorunluluğu değil tercihi bir hak veriliyor. Mevcut barolara dokunulmuyor. Barolar kendi arasında anlaşır, bölünmez, ittifak yapar, ortak liste yaparsa, beraber anlaşırlarsa neden bölünsün. Teklif Ankara Barosunu 3’e, İstanbul’u 5’e böldük diye bir hüküm içermiyor. Ama İstanbul, Ankara, İzmir başta olmak üzere 5 binin üzerinde avukatın olduğu illerdeki avukatlara istiyorlarsa birden fazla baro kurmalarına imkân neden vermeyelim? Anayasa’da ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nde yer alan “örgütlenme hakkının”, “fikir hürriyetinin” gereği de bu değil mi? Teklif hazırlanmaya başlandığında nispi temsilde tartışıldı. Ancak amacı tam karşılayamayacağı düşünüldü. Örneğin, Diyanet İşleri Başkanı’na karşı yapılan açıklama sonrasında nispi temsil ile yönetilen baro olsaydı sadece 1-2 yönetim kurulu üyenin şerhi dışında başka bir süreç olmayacaktı. Başkan söyleyeceğini söyleyecek ama düşüncesini yansıtmadığı avukatlar sadece belki muhalefet şerhi koyabileceklerdi. Bu yüzden nispi temsil sadece “bir kesimin gözünü boyama” ya da “demokratikleştirmiş gibi gösterme” amacına matuf olacaktı. Mevcut baro başkanları ya tüm avukatları kucaklayan bir tarzı geliştirecek ya da alternatif baro imkânı ile avukatlar kendilerini daha iyi temsil ettiklerine inandıkları baroya kaydolacak.   MARJİNAL GRUPLAR AZALACAK   Bu sistem olunca “marjinal yapılar ortaya çıkar” şeklinde iddialar var. Mevcut durumdaki baroların bir kısmının zaten marjinal olmadığını kim iddia edebilir? Bir kısmı yıllarca âdeta DHKP-C'nin arka bahçesi gibi davranmadı mı? Başörtüsü yasağının bayraktarlığını yapmadı mı? Toplum değerlerini, milletimizin birliğini hedef alan birçok skandala şahit olmadık mı? Bu barolar, özgürlükleri kendi düşünce yapılarında yorumlayan, kalıplarını kendilerinin belirlediği bir anlayışla hareket etmediler mi? Oysa, nasıl ki Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi'yle, yeni ittifaklar dönemi başlamışsa, tüm partiler marjinal adaylar yerine her kesimi kucaklamaya çalışan siyasileri aday yapmışsa, göreceksiniz avukatlar da marjinalleri değil kendi mesleği için çalışanları yetkilendirecek. Milletin diniyle, değerleriyle, diyanetiyle, kılık kıyafetiyle kavga edenler yetki almakta zorlanacak ve meslektaşlarıyla barışacaklar. Bunun yerine ortak akılla, daha çok mesleki konuların etrafında birleşmenin olacağı barolar öne çıkacaktır. Barolarda marjinalleşme yerine deyim yerindeyse normalleşme süreci başlayacaktır. Yıllardır kısır bir döngüde olan barolar; üreten, değer katan ve yarışan bir yapıya kavuşmaya başlayacak. Üye sayısı 5 binden fazla olan illerde 2 bin avukatın bir araya gelerek baro kurabilmesi afaki bir rakam değil. 2 bin avukatın kuracağı baro, 72 ildeki barodan daha büyük bir sayı. Ayrıca kanun bu çoklu barodan ve delege temsilinden başka, kılık kıyafet serbestisi, avukat yargılamalarının istinaftan Yargıtay'a taşınabilmesi, avukatların ilk 5 yıl kesintilerinin %50 ile sınırlanması gibi meslektaşlarımız için birçok önemli konu içeriyor. O yüzden teklifin adı “Çoklu Baro” değil “Barolarda Reform” olmalıdır. Yeni delege yapısı ile avukatı çok olan il ile az olan il arasında dengesizlik olur iddiası da makul değil. Şöyle ki, avukatların temsilcisi barolardır. İllerde avukatlar yarışarak başkanlarını seçer ve temsilleri il baro başkanları olur. Ankara’daki Barolar Birliği ise avukatların değil illerdeki baro başkanlarının birliğidir. Almanya’daki ve diğer bazı ülkelerdeki gibi başkanların birliği esastır. O yüzden birlikte tüm illerin eşit temsiline önem verildi.

YENİ DÜZENLEMEYLE ÖRGÜTLENME VE FİKİR HÜRRİYETİ GELİYOR
"Diyalog yerine meydanları tercih eden bazı baro başkanları, yıllardır süregelen ve kimseye faydası olmayan alışkanlıklarını bir kez daha gösterdi"
 
TÜM KESİMLERİN GÖRÜŞÜ ALINDI  
Pandemi sürecindeki zorluklara rağmen sürecin başından itibaren baro başkanlarını, ilgili STK’ları dinlemeye gayret ettik. Barolar Birliği Başkanı’nın organizesiyle 30 baro başkanıyla TBMM’de ayrı Adalet Bakanlığında ayrı toplantı yapıldı. Komisyon’da ise görüşmeler boyunca Barolar Birliğinin temsilcisi hep vardı. Buna rağmen kapıya davetsiz olarak gelen baro başkanlarından 3 kişi Komisyon’a gelebilir denmesine rağmen bu talebi reddedip ancak hep beraber geliriz dediler. Bu ne Komisyon’un fiziki şartlarına ne de Meclis teamüllerine uygundu. Ancak tüm bu tekliflere, çözüm önerilerine rağmen kanunun içeriğine dair en ufak fikri olmayanlar şov yapmayı tercih ettiler. Diyalog yerine meydanları tercih eden bazı baro başkanları, yıllardır süregelen ve kimseye faydası olmayan alışkanlıklarını bir kez daha gösterdi. Polise hakaret ederek, bayrak direğine avukatlık cübbesini asarak neye katkı sağladılar ki?
YENİ DÜZENLEMEYLE ÖRGÜTLENME VE FİKİR HÜRRİYETİ GELİYOR
Komisyon çalışmalarında 5 gün 52 saat sürdü ve 296 milletvekili konuştu. Muhalefet milletvekilleri Komisyon’da uzun uzadıya konuşup -ki yarısından fazlası kanunun dışında ifadeler- sonra eylem yapan baro başkanlarıyla iki poz verip tekrar Komisyon’a geri geldi. Hangi muhalefet milletvekili sabaha kadar baro başkanlarının yanında durdu? Hangi akademik çalışmayı sundu? Savunmanın saygınlığına yakışmayan, belli bir grubun tahakkümü altında hareket eden baro başkanları, kendi mesleğine en büyük zararı veren tavırlarıyla hafızalarda yer aldı. Bu süreçte bazı baro başkanlarının ve muhalefetin ortaya koyduğu tavrı milletimizin takdirine bırakıyoruz. Baroların siyasallaşacağını iddia edenler, sözüm ona “partili avukatları" mitinge davet etmekten, baro başkanlarıyla el ele, kol kola fotoğraf vermekten çekinmediler. Oysaki barolardan ve muhalefetten beklenen, teklife katkı sunmalarıydı. Avukatlık cübbesine CHP rozeti takınca, baroyu siyasete geçiş aracı olarak kullanınca sorun yok ama avukatlara “örgütlenme hakkı” verilince sorun var öyle mi? Avukatlar zamanla ya geniş temsilli listeleri, nispi temsilde olduğu gibi farklı kesimlerden oluşan yönetimler tercih edecek ya da 5 bin sınırının daha aşağıya çekilerek daha çok ilde alternatif baro olmasını talep edecek. Hep birlikte göreceğiz.
 
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.