Yarından sonra ittifakların sonu...

A -
A +

Ukrayna savaşında saldırgan taraf Rusya olsa da asıl olan bu savaşın ABD’nin büyük planın bir parçası olduğudur. Çözümü mümkün kılacak olan da bu tezgâhın taraflarca fark edilmesi olacaktır.

NATO’nun caydırıcılığı ile Rusya’yı frenleyeceği vehmine kapılan herkes gerçekle yüzleşti. NATO'nun, uçuşa yasak bölge ilan etmeyi reddederek şehirlerin bombalanmasına yeşil ışık yaktığını söyleyen Zelenskiy “Yeni saldırıların kaçınılmaz olduğunu biliyorsunuz, bugünden itibaren ölenlerin hepsi sizin yüzünüzden ölüyor” diyerek NATO ile olan ilişkilerinin hasar aldığını açık etti.

İşgal öncesi, yaptığı açıklamada “Rusya'nın Ukrayna'yı işgal etmek için yeterli gücü topladığını, ülkenin geniş kesimlerini kapsayacak bir işgal hareketine artık her an başlayabileceğini" söyleyen Ruslar değil Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan’dı.

ABD’nin hesabı sadece “Rusya’yı ikinci defa parçalama ve devasa kaynaklarına çökme” değil. Kendi başına hareket için kendini yeterli gören Avrupa’ya da gücünün sınırlarını hatırlatarak tekrar arkasına takmaktır. Çünkü AB kendilerine yönelik en büyük tehdit olarak gördükleri Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla kendilerini korumak için artık Amerika’nın desteğine ihtiyacı kalmadığını ileri sürmüştü.

ABD’nin Afganistan tahliyesinin ardından AB Konseyi Başkanı Charles Michel “AB'nin ihtiyacı olan AB Ordusu’nu kurmak için bir başka jeopolitik olaya ihtiyacımız yok” diye açıklamıştı. Şimdi bu hesap da bozuldu ve Ukrayna’nın Ruslar tarafından işgali Avrupa’nın özerk savunma ordusu kurma tartışmalarına böylece son verdi.

Rus işgaline karşı Ukrayna’nın beklenmeyen güçlü direnişi sadece Rusya’nın değil ABD ve arka plan işgalcilerinin de hesabını bozdu. Bundan sonrası için farkı senaryolar olsa da bütün senaryoların merkezi ve harbin merkezi Ukrayna Cumhurbaşkanı Zelenskiy’dir.

Direnci kırmak için Zelenskiy’den kurtulmak isteyen Rusya’nın savaşın başından beri bir numaralı hedefi Zelenskiy olduğu, onu iktidardan indirerek ya da öldürerek yerine bir başkasını geçirmek istediği biliniyor. Zelenskiy de yaptığı açıklamalarla “Rusların bir numaralı hedefi benim, ikinci hedef ise ailem” diyor.

ABD ve İngiltere planlarının yürümesini Zelenskiy’nin öldürülmesine bağlamış. ABD’nin Dışişleri Bakanı Antony Blinken de sureti haktan görünerek Zelenskiy’nin öldürülmesi durumunda Ukrayna’daki mevcut yönetimin devamı için planları olduğunu söylüyor.

Ukrayna’nın teslim olması ile sonuçlanacak “Kısa Savaş” senaryosu gösterilen karşı direnç ile ortadan kalktığına göre Antalya toplantısından da bir uzlaşma çıkmaması hâlinde bundan sonraki en güçlü senaryo; Rusya'nın kentleri sokak sokak savaşarak alması ile sürecek “Uzun kuşatmalar…” Putin, savaşın uzamasının içerideki muhalefeti büyüterek iktidarının devamı için bir tehlike olarak görmesi durumunda savaşı Ukrayna sınırları dışına taşıyarak savaş alanını büyütebilir…

Bütün bu yaşananlara rağmen diplomatik bir çözüm her zaman mümkün. Önemli olan Batılı diplomatların değil, cephede Batı desteğinden umudunu kesen Zelenskiy’nin Rusya'ya kabul edilebilir bir teklif sunup sunamayacağıdır.

Bugün Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ve Ukrayna Dışişleri Bakanı Dmitry Kuleba arasında Dışişleri Bakanı Mevlût Çavuşoğlu’nun katılımıyla yapılacak üçlü görüşme Ukrayna Savaşının bundan sonra hangi senaryoya evrileceğini gösterecek.

Bu savaş nasıl sonuçlanırsa sonuçlansın Ukrayna eski Ukrayna, dünya da artık eski dünya değil. Sadece Rusya'nın değil ABD’nin de diğer ülkelerle ilişkisi farklı olacak. NATO üyeleri ve tüm ülkeler ait oldukları ittifak içindeki ilişkilerini ve ittifakın garantörlüğünü sorgulayacak.  

Polonya iki, milyonu aşkın Ukraynalı mülteciye kapı açarken İngiltere’nin sadece 300 mülteci kabul etmesini kimse sorgulamayacak mı? Francis Fukuyama'nın makalesinde iddia ettiği gibi “Tarihin Sonu” değil ama muhtemeldir ki mevcut ittifakların ölümünü ve yenilerinin kurulmasını izleyebiliriz.

Dün Antalya’da yapılan üçlü zirveden büyük sonuçlar çıkması sürpriz olmamalı. Bazen küçük kapılar büyük salonlara açılır…

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.