Bayramlığını giyemeyenler...

A -
A +

Bugün bayramın üçüncü günü. Bir haftadan beri medyada yoğun olarak bayram haberleri işleniyor. Bayram tatilinden, bayram alış verişinden, bayram trafiğinden, bayram ziyaretlerinden, kurbanlık hayvan fiyatından, kurban kesilmesinden bahseden lüzumlu lüzumsuz pek çok haberden, yeterince ve hatta fazlasıyla haberdar olduk!... Basının bir kısmı yine o bildik üslubuyla, bayramın kudsiyetine kendince gölge düşürmeye çalıştı, çalışıyor. Mesela üç milyondan fazla kurban kesilirken, bunların içinden cımbızla çekerek, halka antipatik gelecek görüntüleri, bazı cahil kişilerin, naehil kasapların beceriksizliklerini, sanki genel manzara tamamiyle buymuş gibi sundular. Bayram öncesinde başlayan kurban aleyhtarlığı, "İslamcı yazar, din bilgini" vs. etiketli, karanlık odakların emrinde çalışan, olur olmaz her meselede ekranlara çıkarılıp konuşturulan basit tıynetli insanlar tarafından din kisvesi altında da yürütülmeye çalışıldı. (Ne yazık ki, Diyanet teşkilatı çoğu zaman bu bozguncular karşısında pasif kalıyor!) Bunlara bir de son yıllarda sayıları artan "hayvanseverler" katıldı. Sanki kurban kesenler hayvan sevmiyormuş gibi... İspanya'daki boğa güreşlerinde hayvanlar işkence ile öldürülürken, köpek döğüşlerinde, horoz döğüşlerinde kumar ve bahisler gırla giderken, bazı ülkelerde, zincire vurulan ayılar köpeklere parçalatılırken gıkı çıkmayanlar, iş kurbana gelince hayvansever kesiliyorlar. Kurbana karşı çıkanlar, kurban ibadetini ortadan kaldırmaya çalışanlar, iş kurban derisine gelince birden bire ormanda ceylan kovalayan aslana dönüşüyorlar. Yani vatandaşın özel mülkiyetindeki bir nesneyi ele geçirmek için kural kaide tanımıyorlar... Her neyse, bu konulara girersek yerimiz dar gelecek... Biz bayramın güzelliklerine ve bize öğretmesi gereken derslere kısaca temas edelim. Çok şükür ki, bu bayram da ana-baba, eş-dost, akraba-yı taallükat, kimsesizler, garipler, mezarlar ziyaret edildi. Sevgiler, sevinçler paylaşıldı. Nice hasretler giderildi, eski günler yâd edildi. Dostluklar tazelendi. Uzaklıklar yakınlıklara dönüştü... Ve en önemlisi birçok fakir ve garip sevindirildi. Belki bir seneden beri et girmeyen hanelere kurban etleri girdi. İşte bayramın ulviyeti, güzelliği burada... Ama gerçekçi olmak zorundayız. Acaba hakikaten bütün fakirlere, bütün çaresizlere ve kimsesizlere el uzandı mı? Ne yazık ki buna evet diyemeyiz! Bilmeliyiz ve kabul etmeliyiz ki, bu bayram da kapısı çalınmayan fakirler, bayramlığını giyemeyen yetim ve öksüzler ve hali sorulmayan düşkünler vardır. Nedense varlıkları unutulmuştur... İnşallah onlar da en kısa zamanda hatırlanır ve sevindirilir. Ve inşallah, Filistin'de, Keşmir'de, Çeçenistan'da, Azerbaycan'da, Afganistan'da ve daha pek çok yerde; aç-biilaç, anasız-babasız, evsiz-barksız, yersiz-yurtsuz kalan zavallı çocuklar, çaresiz insanlar üzerine de en yakın zamanda, zulmü, zulmeti kaldıracak güneşler doğar... Bayramlıklarını giyemeyen çocukları unutmayalım! Hepinizin bayramını en samimi dileklerimle tebrik ederim. Nice bayramlara!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.