Avrupa dilini yutmuş... PKK’ya tek laf yok!

 

Gara Bölgesinde PKK’nın kalleş kurşunlarıyla can veren 16 şehidimizin acısı içimizi yakıyor… Maalesef ülke olarak, kırk küsur seneden beri bu acıları çok yaşadık. Bazı bölgesel ve küresel güçlerin koltuğu altında palazlanan bölücü terör örgütü, her türlü kalleş ve alçakça metodu uygulayarak; bebek, çocuk, kadın, yaşlı, sivil demeden on binlerce vatandaşımızı katletti. Son olarak kimisi beş senedir, kimisi üç dört senedir rehin tutulan, savunmasız on üç tane vatandaşımızı vahşice öldürdü. Bu derece apaçık insanlık suçu karşısında, her fırsatta güya insan hakları adına ahkâm kesen çevrelerden çıt çıkmıyor… Tam bir ikiyüzlülükle karşı karşıyayız. Aslında bunlar hep böyleydi. Dolaysısıyla hiç şaşırmadık. Velakin haksızlığın karşısında susan bu dilsiz şeytanlara, şeytanlıklarını; çehrelerine işlemiş yalancılık mührünü ve her türlü hinliklerini yüzlerine bir kere daha vurup, onların adice politikalarını gayet iyi bildiğimizi, yutmadığımızı anlatmak durumundayız… İşlerine geldiği zaman, bırakın bir tek insanın katledilmesini, bir hayvanın telef edilmesi karşısında bile dünyayı ayağa kaldırırlar. Ama sinsice hesapları varsa, yüz binlerce hatta milyonlarca insanın helak edilmesi karşısında, asla ve asla kıllarını kıpırdatmazlar. Alın size Irak, alın size Afganistan, Suriye, Yemen, Libya, Ruanda, Burundi vs. vs...

PKK bölücü terör örgütünün 1978’den beri binlerce bebek, çocuk, kadın ve yaşlıyı en vahşi şekilde katletmesi karşısında, bunlar ne zaman doğru dürüst bir tepki gösterdiler? Teröristleri başkanlık sarayında ağırlayan Fransa Başkanı Macron nerede, ne yapıyor? Niçin sesi çıkmıyor? Ve Avrupa’nın geri kalan kısmı… Bu sessizlik, duyarsızlık aynı zamanda bir suçluluk pozisyonunun itirafı değil mi? Avrupa’nın gayrı samimi, ikiyüzlü politikaları meçhulümüz değil. Elbette her şey en ince ayrıntısına kadar kayıt kuyudat altında. Ve zamanı geldiğinde de bunlar tek tek irdelenir… Amerika Birleşik Devletleri ha keza… İnsan zekâsıyla alay eder gibi açıklama yapıyor. Dışişleri Bakanlığının şu ifadeleri, köşe kapmaca oyunu değil de nedir gerçekten? ABD, Türk vatandaşlarının Irak’ın Kürdistan Bölgesinde (ayrıntıya dikkat isterim…) öldürülmesinden üzüntü duyuyormuş, kendisi NATO müttefiki Türkiye’nin yanındaymış ve son çatışmalarda hayatını kaybedenlerin ailelerine başsağlığı diliyormuş… Türk vatandaşlarının terör örgütü PKK’nın elinde öldüğü haberleri doğruysa, bu eylemi en güçlü şekilde kınıyormuş!.. Hani amiyane tabir vardır ya, lafa bak hizaya gel!.. ABD Dışişleri Bakanlığı; kimisi 2015’ten, kimi de 2016 ve 2017’de beri terör örgütünce kaçırılıp rehin tutulan 13 Türk vatandaşının Irak topraklarında; Gara’da, kuş uçmaz dağların eteklerinde turistik geziye çıktığını mı sanıyor? Böyle kepazelik olur mu? Vahşi canavarların bile zor barınacağı o korkunç mağarada bu insanlar kim tarafından tutuluyordu? Niçin kafalarına kurşun sıkılarak infaz edildi? En gabi insanlar için bile gereksiz olan bu suallere, ABD hariciyesi cevap bulamayacak kadar aklını peynir ekmekle mi yedi? İnsan zekâsıyla alay eden bu açıklama, ABD hesabına utanç vericidir.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın beyanatı, mahut açıklamaya karşı her türlü cevabı ihtiva ediyor. Şöyle ki; “Artık yağma yok, eğer biz sizinle dünyada, NATO’da birlikteliğimizi sürdüreceksek, teröristlerin yanında yer almayacaksınız. Hani siz PKK’nın, YPG’nin, PYD’nin yanında değildiniz. Bal gibi de yanındasınız. Bu masumların kanı, terör örgütüne sahip çıkan, destek veren, sempati sergileyen herkesin eline bulaşmıştır…” Nokta! Cumhurbaşkanının da altını çizdiği üzere, teröristler için ne Kandil, ne Sincar ne de Suriye’de bulundukları hiçbir yer artık güvenli değildir. Örgütün elebaşları tek tek yakalanıp, mutlaka hak ettikleri cezaya çarptırılacak. Türkiye artık terör örgütü militanlarını, yuvalandıkları yerde imha ediyor. Ve bunu daimi şekilde alan hâkimiyetiyle sürdürüyor. Epey zamandan beri, en önemli elemanlarını bertaraf etmeye devam ediyor. Sıra geldi en tepedekilere… Geriye bir tek mesele kalıyor: Küresel güçlerin örgüte sağladığı lojistik destek… Bunun için de Türkiye ne gerekiyorsa yapacak. Kimsenin tereddüdü olmasın!