Yaşa be Ebru Karatosun kardeş!

A -
A +

Cuma günü gazetemi elime aldığımda birinci sayfada harika bir başlık vardı. Bundan böyle futbolcuların sıkı vergi takibine alınacaklarına dair idi bu başlık. Ebru Karatosun imzalı haber beni hayli eski günlere götürdü. Hangi günler mi? Hani şu ‘Kulüpler Yasası’nın hazırlanıp da raflara çürümeye bırakıldığı günlere... Şimdi yeniden ele alınıp kanunlaşması gündemde imiş. Bu arada Alpay Özalan kardeşim de mesele ile milletvekili olarak kolları iyiden iyiye sıvamış. Öylesine ki sadece Sivasspor'un borcu olmadığını da açıklamış. Bence haberi arşivden bulup okuyunuz. Bakınız anlı şanlı kulüplerimiz ödedikleri büyük paraları nasıl gösteriyorlar imiş... İşte kurtuluş ve ileri gitme burada yatıyor. 

Basketbol mutlaka ders almalı! 

Voleybolda hem erkekler, hem de kadınlar dünya haritası üzerinde göğüs kabartan sonuçlar alıyorlar. Katıldıkları turnuvalarda şampiyon olurlar, olmazlar o başka bir şey... Benim demek istediğim şu yerli-yabancı işini örnek alıp basketbolda da aşama yapabilmek... Hidayet Başkan yeniden koltuğa geçecek de ama bunu mutlaka gündemine almalıdır. Filede, altıda üç yerli-üç yabancı kuralı var. Basketboldaki 5 artı birde de yerliye hiç olmazsa bir isim ayrılmalı diyorum... 

Fenerbahçe tarih yazdıkça yazıyor! 

Saydıkça şaşırıyorum... Yanlış olmasın diye bu işleri iyi takip eden dostlarımdan yardım alıyorum. Ve nihayet Fenerbahçe'nin şu transfer döneminde 12 oyuncuyu gönderdiği netleşti. İki de gönderilmesi beklenen var. Bunlardan biri de ülkenin en iyi sol kanat savunmacısı Caner... Bitmedi. Bir de süresiz kadro dışı var. Yani Sinan... Eh onlar da sürüye katılırsa edecek 15 isim... Lütfen gençler inceleyiniz bunu... Örnek bulun lütfen... Mesele ne mi? İşi bilen o işe soyunmalıdır. Bilmeyen de bildiği işlere burnunu sokmamalı... Ne dersiniz? Son dakika; Caner de gitti. 

Falcao gitmiş vallahi! 

Merakla ve dikkatle izliyordum. Alınması gündeme geldiğinde, "Yapmayın etmeyin. Bu adam işe yarar ise Monaco niye bıraksın?" diye bu ülkede yanılmıyorsam bir tek yazıp ben söylemiştim. Bedava mı alındı? Yok canım, nerede ise servet verildi. İşte o malum Kulüpler Yasası çıksaydı bu kazığı atan yanmıştı. Ama yanan koca Galatasaray oldu... 

Rüştü Dağlaroğlu'nu anmak! 

Fenerbahçe'nin tek doğru tarihini yazan, 1957'de yani 50. yılda, Rüştü Amca idi. Evet amca idi. . Çünkü ben ona rastladığımda elini öper böyle hitap ederdim. Neyse... Ve bu tarihi adamın yazdığı o kitap müzede bulunmuyor. Sordum, araştırdım, “Hık mık” ettiler. Ama aynı müzede içinde sayısız hatalar ve yanlışlar bulunan bilgilerle donanmış sözüm ona tarih kitapları var. Hele hele çuvalla avro edeni... Aksini iddia edecekler karşıma gelsin. İstedikleri yerde ve zamanda... 

Beşiktaş'ın borcu mu? 

Beşiktaş'ın borcunun, hem de divan kurulunda yazılı ve net olarak 4 milyara dayandığı açıklandı. Dostlarım çok Beşiktaşlı hayretler içinde kalmış. Neden ki? Nevzat Demir Tesisleri’nde veya Fulya'da iki kazma ile petrol fışkırır... Süleyman Seba dostumla yaptığımız sohbetler aklıma geldi. Yattığı yerde ne kadar acı çektiğini tahmin bile edemezsiniz... Sergen gibi bir usta, Feyyaz gibi bir golcü neden gitti bilir misiniz?

Covid mi, yok canım! 

Ağustos ayının başlarında idik... Kısa bir süre önce bütün yasaklar kalkmış idi. Gece yarısına kadar, hatta sabaha kadar bütün malum mekânlar hıncahınç doluyordu. Hele hele cuma, cumartesi akşamları ve pazar... Evde durumu şöyle yorumlamış idim, "Bak, en geç bir ay sonra bugünkü 30 vefat sayısı 10'a katlanır..." Ya işte böyle... Şimdilerde 300'e dayandı bile... Bakın buradan da iddia ediyorum; bu rakam 500'ü bile geçecek önümüzdeki günlerde. Neden ve nasıl mı? Eh sokakta oturulamayacak dolayısı ile de içerilerde burun buruna yaşanacak... Eski kısıtlamaların bir an önce gelmesi gerekiyor.

Millî dava bu mu? 

Millî takım bu defa da tarihî bir skorla yenildi. Öylesine ki o son saniye golünde bile olmayan tek pozisyona girmeden... Sebep mi? Zaten sahada görünmeyen Kenan'ı ve kalecimizi saymaz isek tamamı yurt dışında bulunanlardan kurulu bir takım vardı sahada... Üstelik bu yapının çoğunluğu takımlarında oynamak şöyle dursun, belki de yedek bile çıkmıyorlardı. O hâlde mi? Bakınız artık bizim ligde her maça 3 yerli ile çıkmak zorundasınız. Etti mi her hafta 60 yerli isim göz önünde... Hadi diyelim ki 10 adet de değişiklik içinde vardı. Bu kadar isim içinden, zaten kaleciler tamam da, hiç olmazsa 16 kişilik bir kadro kurulamaz mı? Olmaz ise futbolu kaldırın bu ülkeden... 

Google ayıbı! 

Zaman zaman şöyle eskilere giderim... İşte onlardan birinde, salı günü sevgili kardeşim, dostum Serkan Acar'ı anayım dedim. Aaaa o da ne? Serkan Acar'ın malum çamurlu fotoğrafının altında Yılmaz Şen yazmaz mı? Bu ayıbı hemen düzeltin lütfen! Çünkü her iki kardeşime, dostuma ve ülke futboluna büyük ayıp işliyorsunuz. 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.