Zor mu kolay mı anlamadım?

F.Bahçe'nin Göztepe ile oynayacağı maçı bana tahmin ettirmeye çalışan eş dosta cevabım şu idi; küme düşmüş Göztepe'nin şampiyonlukta iddiası olmamasına rağmen lig ikinciliği yatırımını iyi yapan F.Bahçe karşısında yapacağı hiçbir şey olamaz, F.Bahçe maçı rahat rahat kazanır... 

Göztepe toparlanınca...

Nitekim daha maçın beşinci dakikasında bir korner sonucu Serdar Aziz kafayla skor tabelasını değiştirecekti. Bu sarı lacivertli takımın kendi sahasında farklı bir galibiyetle 40 binin üzerindeki taraftarına bayram yaşatabileceğini iddia etmek herhâlde çok kolaydı. Ama hiç de öyle olmuyordu. Göztepe'de toparlanış, oyuna dengeli çıkış, temposu giderek artıp F.Bahçe kalesinde iki de net pozisyon oluşturacaktı. Fakat forveti olmayan Göztepe'nin bu avantajları tabelaya yansıtması pek mümkün değildi.  
F.Bahçe'de Crespo-Zajc ikilisinin bu takıma yaptığı en önemli katkı (golleri ve paslarını bir kenara bırakalım), rakibin her atağında savunmaya verdikleri destekti bana göre. Ön tarafta çuvalla paraya sözleşme yenileyen Rossi yine masal oynarken, Serdar'la Pelkas da ona sanki eşlik ediyorlardı. Dolayısıyla farka gideceğini tahmin ettiğimiz maç, hani neredeyse berabere kilitlenecek gibi gözüküyordu. Ama yukarıda da değindiğim gibi, Göztepe başta kaptanı Halil olmak üzere hep dağları taşları dövecekti.

Arda niye seyirciyle?

İsmail Hoca'nın bu Arda'yı illa ki seyirci yaygarası sonrası oyuna sanki mecbur kalarak almasına dün gece de bir anlam veremedim.
Tabi bana bizim gazeteden arkadaşların soracakları bir numaralı soru 'maçın oyuncusu' sorusuydu. Ben Crespo ile Ferdi arasında ayrım yapamadım.
Sonuçta F.Bahçe VAR'ın penaltısıyla maçı bitirecekti. Bu arada tayin edildiği gün vızıltılara sebep olan maçın hakemi Yasin Kol iyi bir yönetim gösterirken tabi ki her iki takımın futboldan uzak kalarak oynamaları da buna büyük katkı yaptı.

MAÇIN ADAMI: Crespo-Ferdi