Kaybetmeye mahkûmsunuz

 

Türkiye'de hükûmete karşı yıkıcı muhalefetten çok "kararlı bir düşman" kesim var. Bunlar, AK Parti ne yaparsa yapsın beğenmiyor. Ülke ekonomide tarih yazıyor, karalama kampanyasını sürdürüyor. Yok tüketiciler gaza basmış, yok çalışanların aldığı pay küçülmüşmüş, yok asgari ücretteki artış büyüme getirmiş. Şu gösterdikleri gerekçelere bakın. Bunlarda hiç utanma yok, sıkılma yok. 8 çeyrektir üst üste büyüyen ülkemizi göklere çıkaracakları yerde bir numaralı düşmanımız İngiliz yayın organlarının ve haber sitelerindeki kasıtlı haberleri başköşelerine taşıyorlar... Artık gizlisi saklısı kalmadı, bunlar satılmış kalemler!.. Vatandaş kimin ne olduğunu çok iyi biliyor.

Türkiye, yılın ilk çeyreğinde %7,4, ikinci çeyrekte %7,6 ile Suudi Arabistan’ın ardından G20 ülkeleri içinde en hızlı büyüyen ikinci ekonomi. OECD ülkelerinin ikinci çeyrekteki ortalama büyümesi %3,6’yı ikiye katladık. Uluslararası kredi kuruluşu Moody’s bile büyüme hızını %3,5’tan %4,5’a, ABD’nin en büyük yatırım bankası Goldman Sachs %5,5’a yükseltmek zorunda kaldı. Gayrisafi Yurtiçi Hasıla TL bazında ilk defa 10 trilyon lirayı geçerken, dolar bazında 828 milyar dolara ulaştı. Kişi başına düşen gelir 10 bin dolara dayandı. Dikkat edin finans ve sigortada %26,6, hizmette %18,1, sanayide %7,8, artış var. İkinci çeyrekte yüzde 16,4 artan ihracatın büyümeye katkısı 3,87 yüzde 9,1 artan imalat sanayisinin de büyümeye katkısı 1,6 puan oldu. Hepsinden önemlisi mal ve hizmet ihracatı, 2022 yılının ikinci çeyreğinde bir yıl öncesine göre %16,4 arttı, ithalattaki artış ise %5,4’te kaldı. İhracat artıyor, ama ithalat da artıyor, sözü böylece rafa kalktı.

Yıkıcılar neden rahatsız? Çünkü Türkiye’nin faiz arttırarak değil faiz indirerek uyguladığı yatırım üretim istihdam ve ihracat temelli program yılın Nobel Ekonomi Ödülünü kazanacak. Türkiye’de 1 yılda 1,5 milyon konut, 11 milyon cep telefonu satıldı. 740 bin otomobil satın alındı. Bunlar gökten yağmadı, vatandaşım çalıştı, biriktirdi, sahip oldu. Büyüme denilince herkesin zengin olacağı zannediliyor. Böyle bir şey olur mu? Fakir her zaman vardır ve var olacaktır. Önemli olan onların ezilmeden, hayatlarını sürdürmelerini sağlamaktır. Bakın “Yeni Torba Yasa”yla devlet 56 milyar liralık ceza affı getiriyor. 15 Ağustos öncesine ait dar gelirlilerin 2500 liraya kadar olan icra ve haciz borçları siliniyor. Bunların toplamı 30 milyar lira… Ayrıca ödeme güçlüğü içindeki gençler ve çiftçilerin 26 milyar liralık borçları da alınmayacak. Peki, bu nasıl oluyor? Toplanan yüksek vergilerle gelirimiz artıyor. Devlet de bu parayla sıkıntıya düşen vatandaşına destek oluyor. İşte büyüme budur… Ülke büyümese bu imkân sağlanır mı? Elbette hayır. Allah kimseyi borçlu bırakmasın. İnsan dara düştüğü zaman kendisine uzanan bir yardım eli çölde susuzluktan kıvranan adama ikram edilen buz gibi bir şerbet gibidir. Onu ancak yaşayan bilir. Yürekten yapılan “Allah razı olsun” duası ne kadar makbuldür. Bunu kimse anlamıyor. Hükûmet, fakir fukaranın duasını aldığı için dimdik ayakta… 

İş dünyası sevincinden yerinde duramıyor. Çünkü kazançları katlanarak artıyor, daha çok üretim yapıyorlar, daha çok işçi çalıştırıyorlar, daha çok vergi ödüyorlar. Büyüyen ülkemize sermaye yağıyor. Rusya aralarında Türkiye'nin de bulunduğu dost ülke para birimlerinden 70 milyar dolar alacak. Brent petrol çöküyor. Akaryakıtta indirim furyası başladı. Artık küresel düzeyde siyasi ve ekonomik güç olarak yükselen bir Türkiye var. Karşımıza geçip bize kimse emir veremiyor, bizim sözümüzü dinliyor. Beyler görün artık Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi, Türkiye’ye çağ atlattı. Bunu kabullenmek istemeyen bir avuç azınlık çöpe atılmış posası çıkmış parlamenter rejime dönelim, ortalık karışsın, IMF’ye gidilsin, faiz tavana çıksın, ithalat patlasın, ihracat batsın, halk sefil olsun diye kuduruyor… Bunlardan ne köy olur ne kasaba. Cumhur İttifakı vatandaşın kalbinde, onu kimse çıkaramaz...