Quo vadis, Aysal?..

A -
A +

Lâfı uzatmadan "en sonunda söyleyeceğimi" en başta söyleyeyim; Ünal Aysal - Fatih Terim "zoraki" koalisyonu çok fazla sürmez!.. "Terim'i istemeye istemeye göreve getiren" Aysal, anlaşılıyor ki başkanlık koltuğundaki yerini sağlamlaştırdıkça, onu "kaçırmak için" bugünkü gibi "imalı cümleler ve bu cümle aralarına sıkıştırdığı bilinçaltını ortaya koyan sözler ile" meseleyi "kendi usulüne göre" halledecektir!.. Zira, "Aysal'ın egosu" başkanı olduğu kulüpte "kendisinin önüne geçecek bir kişiye tahammül edemeyecektir!.." GS TV'deki "beni büyük bir hayal kırıklığına uğratan" ve de ne yazık ki, Gökmen Özdemir'in soruları hariç genelde "bilinenleri tekrar ettirmekten" öteye geçmeyen "soru - cevaplı" programda Ünal Aysal, "yönetim zihniyeti bakımından Galatasaray'ın Aziz Yıldırımlığına soyunmuş bir başkan" görüntüsü verdi; sanki Galatasaray, hadi "çiftliği" demeyeyim ama, "onun holdingiydi!.." Dahası sevgili Gökmen'in sorularının onu öfkelendirmesi, birdenbire "o centilmenlik maskesini" düşürüverdi ve "işine gelmeyen" sorulara karşı "Aziz Başkan'ı andıran" görüntüler ortaya çıktı!.. Aysal, kısa zamanda o kadar "ben benci" hâle gelmişti ki, yönetim kuruluna "altımdaki" derken, Terim'i de "kulüpten maaş alan bir profesyonel" olarak tarif ederek, nasıl bir büyük gafın içine düştüğünün farkına bile varamamış, "gazetecilerin çok hafif ikazları üzerine", yaptığı gafı düzeltmeye çalışmış ama, iş iş ten çoktan geçmişti. "Kendinden önceki Galatasaray Başkanı ile Galatasaray'ı şike çamuruna bulaştıracak" bir mektubun Aziz Yıldırım'ın eline ulaşmasına ve "Galatasaray Başkanı'nın hakim önüne çıkmasına kadar varan" çirkin bir hikayenin kahramanını, "yanı başında tutmanın" ve Fatih Hoca'nın istediği transferlerin "oldurulmasını" ona emanet etmedeki niyetin "ne olduğunu anlamamak" mümkün müydü?.. Terim'e karşı, tam bir "şeytan azapta gerek" senaryosu!.. Diyordu ki Başkan, "Bana kimse bir şey empoze edemez!.." Ne demekti, bu; Galatasaray Genel Kurulu, Divan Kurulu, Yönetim Kurulu ne oluyordu, Galatasaray Kulübü Tüzüğü ne oluyordu, Dernekler Kanunu'nu ne oluyordu?.. Bu sözleri yıllardır "F.Bahçe'de Aziz Yıldırım'dan duyuyorduk" ama, Galatasaray'da "böyle bir padişahlık" olabilir miydi?.. Dahası, "madem kimse size bir şey empoze edemiyordu" da, neden Terim "Bu zatı Florya'dan alın" dediğinde, Bülent Tulun'u "apar topar" Aslantepe'ye taşımıştı; hani, "Yeşil sahanın içi Terim'e, dışı kendisine aitti?.." Yoksa "o gün" Terim'e mecburdu da, boyun eğmişti; şimdi artık "mecburiyeti kalmamış mıydı?.." Aysal şunu iyi bilmelidir ki, Galatasaray yönetiminde "Aziz Yıldırımlık sökmez"; hele hele Fatih Terim, "herhangi bir teknik direktör değildir", bir Aykut Kocaman hiç değildir!.. Üstelik Galatasaray yönetiminde bir Ali Dürüst vardır, bir Adnan Öztürk vardır ve daha niceleri vardır!.. Tabii, Galatasaray yazar - çizerlerinin ve yorumcularının da "kulübe bakış açılarının Fenerbahçeli meslektaşlarından çok daha farklı olduğunu", Aysal hiç ama hiç aklından çıkarmamalıdır!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.