Sportif bir intihar!..

A -
A +

Bir teknik adam, inadı ve "Ben bilirim, siz ne derseniz deyin ben bildiğimi okurum, siz de kimsiniz ki, bana akıl vereceksiniz" takıntısı yüzünden kendini de, takımını da, takımın onca değerli oyuncusunu da, hem de Almanya'nın dört bir yanından maçın oynanacağı salona koşan onca Galatasaraylı taraftarın ve Türk seyircinin önünde "rezili rüsva eder", işte onun "tam örneğini verdi", Galatasaray Erkek Basketbol Takımı'nın koçu Ergin Ataman!.. Eurocup son 16'sında "grubu birinci bitirmek için" Almanya'ya "Ulm'u yenmeye giden" Galatasaray, işte onun inat ve takıntısı yüzünden, şimdi bıraktım liderliği, ikinciliği bile tehlikeye atarak, "gruptan çıkamama riski ile" karşı karşıya kaldı!.. İstanbul'da "16 sayı farkla yendiği" Ulm'e, Almanya'da 21 sayı farkla 91-70 yenilerek, "ikili averaj avantajını" da kaybetti!.. "Dünyadaki pivotlar grubunda kürdan misali bir pivotla takım kuran", dahası "4 / 4.5 numaralar ile pivot açığını kapamaya çalışan", bu açık, hemen her ciddi maçta "Buraya gerçek bir 5 numara gerek" diye bas bas bağırırken, hâlâ "Gürcistanlı forvet" transfer eden, sadece "atıcı" oyun kurucular ve forvetler ile "büyük başarılar kazanacağını" zanneden, pota altını unutan, rakibe teslim eden ve "ezilen" Ergin Ataman'a bunca zamandır diyoruz ki; "Bu takıma pota altını kapı gibi, kale gibi kapayacak bir pivot gerek. Royal Halı Gaziantep Büyükşehir Belediyespor Basketbol Takımı'nın aldığı Dorsey ya da ona eşdeğer bir pivot yeter de artar bile!.." Ama "Basketbolu en iyi bildiğini zanneden" Galatasaray Koçu'nun umurunda mı; o bildiğini okuyor ve işte "bu kaçıncı" hezimet!.. "Büyük ümitler ve vaatler ile" Galatasaray'a geldi, "onca para harcattı", takımı "atıcılarla, forvetlerle doldurmaya devam etti", pota altını "inatla unuttu" ve işte sonuç; Ulm gibi bir takımın 42 ribauntuna karşı, 28 ribaunt ve rakibin pivotu Bryant'ın "tek başına" istatistiği; 17 ribaunt / 20 sayı!.. Basketbol takımının "kurtarıcı atıcılar" ile "istikrarlı bir başarıya imza atmasının mümkün olmayacağını" bilemeyecek kadar, "takım oyununa yabancılaşmış" ve de "pota altının önemini unutmuş", dahası "kurtarıcı - atıcıların da kurtarıcılarının pota altında ribaunt toplayan ya da kurtarıcı atıcıların potadan dönen toplarını sayıya çeviren pivotlar olduğunu" aklına bile getirmeyen bir Koç'un, onca emeğe ve paraya mal olan bir takımı, önce pota altında, sonra bütün bir maçta, hele hele 35 -17 biten son 10 dakikalık periyotta "kendisiyle beraber" ne hâle düşürdüğünü, Çarşamba gecesi TV ekranlarından seyrederken, üzüldüm. Zira, her takım yenilebilir, ama Galatasaray gibi bir takım acz içinde "böylesine" perişan olmaz!.. Dahası, basketbola böylesine ihanet edilmez!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.