Andaç ve Avcı!..

A -
A +

Önce Doğan Andaç'a Allah'tan rahmet, ailesine, dostlarına, spor camiamıza başsağlığı dilerim. Ankara'da spor yazarlığı ve gazetecilik yaptığım dönemlerde, değerli bir asker (Albaylıktan emekli oldu), Futbol Federasyonu'nda çok kısa bir dönem başkanlık (Başkan vekili olarak), Ordu takımında ve milli takımda hocalık yaparken çok sık beraber olurduk. O, "bizlerin Doğan Abisi" idi. Neşe ve espri dolu sohbetlerine doyum olmazdı. Yanlış hatırlamıyorsam, Milli Takımımıza "dört maçta hocalık yapmış", o defteri "2 galibiyet, 2 beraberlik" ile kapamış, "hiç mağlûp olmamıştı!.." Ben Ankara'dan ayrılıp, İzmir'e yerleştikten sonra daha az görüşür olmuştuk. O Diyarbakırspor'da, Beşiktaş'ta, Denizlispor'da da hocalık yaptı. Son görüşmemiz, yıllar önce Antalya'da Side'de tatil yaparken oldu. "Öcal, kendimi hocalıktan da emekli ettim" esprisini yapmıştı!.. Ölüm haberini TV'lerden alınca, "gene" kendi kendime sordum; "Bir ayda bu kaçıncı kaybımız?.." Neredeyse üst üste 4-5 gün geçmiyor ki, bir sevdiğimizden daha ayrılmamış olalım!.. ××× Sevgili Abdullah Hocam, olmuyor, olmuyor, olmuyor.. Neden olmuyor; "Olduramıyorsun" da ondan!.. "Torba" kadro, "çorba" takım, "taktik / oyun" mafiş; özeliyle, resmisiyle bu kaçıncı maç, bıraktım "Brezilya ümidini", hatta bu "ümidi verecek takımın iskeleti için" bile ümit yok!.. Neydi Çarşamba geceki takım ve oyun öyle; hem de "önemli eksiklerle Türkiye'ye gelmiş olan" Çek takımı önünde?.. Yooo, "Efendim, işte ikinci yarı" falan filân gibi "acı gerçeği örtecek" görüş ve yorumlara katılmam mümkün değil!.. Adamlar "işi ciddi tutsa" ve 2-0'ın üstüne ikinci yarıyı, "ev sahibi takımı ve tribünleri daha fazla üzmemek için" işi "sonuç olarak" rölantiye almasa, çok daha ağır bir fatura ile karşı karşıya kalırdık!.. İki takımın "oyun olarak" arasındaki "dağlar kadar fark" çok açık göründü; Onlar bir "saat intizamı" içinde işleyen bir "futbol takımı", biz "tek adam şovuna meraklı olan" ama "onu da pek beceremeyen" acemi göstericiler topluluğu gibiydik!.. Sadece bir "ustamız" vardı; Arda!.. Bundan sonra ne olur; eh, "Herhalde Andorra'yı yeneriz", tamam da, Macaristan'ı yenebilir miyiz; işte onu bilemem!.. Bak Avcı Hocam, sevgili Turgay Renklikurt Hocam da, onun radyo Alem FM'deki benim de "konuk" olarak katıldığım canlı yayın "Spor ve Spor Sağlığı" adlı programını dinleyen bütün vatandaşlarımız da şahittir: Tam program biterken (maça 9 saat vardı), bana sordu; "Öcal Abi, milli maç ne olur?" Cevabım iki cümle idi; "Elbette bir Türk olarak 'İnşallah kazanırız' diyorum. Ama bu geceki maçtan da, grubumuzdan da hiç ama hiç ümidim yok!.." Kusura bakma Hocam, "Görünen köy kılavuz istemiyor!.."

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.