Sergen aldı, Sergen veriyor!..

A -
A +

Ligin başında "yönetime" homurdanıyordu. Aklı başına geldi, "işine" döndü ve Beşiktaş önce liderliğe yükseldi… Sonra da "şampiyon gibi" puan farkına ulaştı!..
Ama "nedense" birden bire "Fatih Terim'leşti" ve "işinden başka işler ile" uğraşmaya başladı. "Hakem seçmeye, MHK'ya hesap sormaya" başladı… Ve Beşiktaş, "Sergen Hoca başkanlığında aldıklarını", hovardaca vermeye başladı.
Sonuç; "Sezon başından beri, birkaç hafta hariç, nerede ise yerden yere vurulmadığı maç kalmamış" Fenerbahçe'yi "şampiyonluk yarışında çok tehlikeli bir rakip" payesine ulaştırdı!..
Medya Fenerbahçe ağırlıklı, Federasyon, MHK, hakemler çok yoğun bir "sarı lacivert" baskısı altında… Moral motivasyon hem teknik adam, hem futbol takımı bakımından "Emre Belözoğlu ile futbolcularının eline geçti"; üstelik "fikstür avantajı da "büyük" rakibinde; şimdi ayıkla pirincin taşını, sevgili Sergen Hoca'm!..
İşte "işine, başka işleri de karıştıran" iki "gerçek" Hoca'nın "yanlışta birleşmelerinin" tablosudur; bu durum!..
Hem kendilerine, hem takımlarına, hem yönetimlerine, hem camialarına, hem taraftarlarına yazık eden" iki "büyük" Hoca var, karşımızda!..
Herkese, her hocaya ders ve örnek olmalı!..

Topal ördekliğe hayır!..
Herkes bilmelidir ki, "onurlu ve şerefli" bir kulüp başkanı ki, Mustafa Cengiz" öyledir"; bu tablo içinde "istifa etmez" ve de "Aday olmayacağım" demez.
"Aday olmayacağım" dese, Galatasaray'ın bu zor döneminde, gündemde bunca sorun varken ve çözülmeleri için yoğun çaba harcanırken üstelik pandemi sebebiyle genel kurulun yapılıp yapılmayacağı bile belli değilken “Galatasaray Başkanlığı koltuğunu ‘Topal ördek’ durumuna” düşürmez!..
"Hastadır" doğru ama "onu bu sorumluluk ve bu görev azmi ayakta tutuyor, ona güç ve yaşama azmi veriyor!.."
Bu gerçeği herkes, hele hele "İlle de gitsin" diyen "Liseci muhalifler" ile "onların cephesinde yer alanlar", bütün başkan adayları ile aday adayları iyi anlamalıdırlar!..
Her şey mayısın 10'una kadar ortaya çıkacak, tabii "Genel Kurul’un yapılacağı" kesinleşirse…
Bu ne sabırsızlık; yoksa, "Cengiz Başkan istifa etsin de, Abdürrahim Albayrak 'seçimsiz' bir iki ay başkanlık etsin, kariyerine yazdırsın ve başkanlığa adaylığını koymasın" diye mi?..

Avrupa Süper Ligi er geç olacak!..  
FIFA'da olanlar, UEFA'da olanlar… Mahkemelere düşen, tutuklanan, yasaklanan başkan ve yöneticiler… Rüşvetler… Satışlar… Satın alınanlar… Paralar… Milyonlarca avrolar… Dolarlar… Haberler… Manşetler… Yazılan "Mafya usulü" özetli kitaplar…
Ve de asıl… "Futboldaki enine boyuna büyümeye, gelişmeye yetişemeyen, bekleneni veremeyen, yarınların ümitlerini kemiren" FIFA ve UEFA yönetimlerinin dünya futbolunu getirdikleri durağın yetersizliği…
Bugün olmadı, ama "FIFA ve UEFA bünyelerinde gerçek bir dijital çağı devrimi yapamazlarsa" er geç kurulacaktır Avrupa Süper Ligi… Hem de belki de "Dünya Süper Ligi" olarak…
Rus oligarkların, Arap petrol şeyhlerinin, ABD'li, Çinli dolar milyarderlerinin sahip oldukları kulüplerin "köhne FIFA ve UEFA'nın yerinde sayan teşkilat ve sistemi içinde kalmaları" beklenemez ve kalmayacaklar!..  
NBA (National Basketball Association / Ulusal Basketbol Birliği) örneklemesi de katlanarak "Dünya Futbol Birliği / World Football Association" durağında buluşulacak; yaşayıp göreceğiz!..

Yazık ettiler!...
Aboubakar ne son örnektir ne de ilk; kimse kızmasın, gücenmesin, tek cümle ile "aptal" bir kararın kurbanı olmuştur, Beşiktaş'ın golcüsü… Hem de "ligin finişine girildiği" bir sırada…
"Bir maç önce oynatılabilmesi için, iğnelenerek sahaya sürülme", Aboubakar'ı belki de sezon sonuna kadar tribünlerde oturtacaktır!..
Teknik adamların "Şu maça mutlaka yetiştirin" talimatları ile "o maça yetiştirilen (!)" nice futbolcu, hatta çoğu zaman "kendileri istemedikleri" hâlde, "bir hafta sonra tamamen geçecek sakatlıklarının dört beş maç sonrasına kadar uzaması" ile "seyirci hâline dönüştürülmüştür"; say say bitmez!..
İsteyen "futbol yazan ve yorumlayan" meslektaşlarım "bu konunun 'Bir Bilen'i" Turgay Renklikurt Hoca'ma sorsunlar, o onlara "bilimsel olarak" ve örnekleriyle anlatsın; bu sportif tıp faciasını!..

Yazık olacak düşenlere!..  
Şampiyonluk yarışında "söz", düşmeme yarışında "futbol" ön planda…
Onun için "TV ekranlarında 'Şampiyonluk yarışı' maçlarından çok "Düşmeme yarışı' maçlarını seyretmek" daha heyecan verici oluyor. Futbolsuzluğa karşı futbol, insana daha büyük keyif veriyor… Ve de insana "Düşenlere yazık olacak" dedirtiyor!..
Ayrıca geçen yılın şampiyonunun da "bu takımlar arasında olması" da hiç şaşırtıcı gelmiyor… Spor yazdığım 66 yılda ilk defa "Keşke bu sezon küme düşme olmasaydı" diyorum; "şampiyonluğu hak etmeyen bir futbol oynayan" büyüklere bakarak!..

Şaka!..
Bakıyorum hâlâ "Belhanda gönderildi, Galatasaray böyle oldu" diyenler var, spor medyamızda!.. Herhâlde "her böyle yazışta" Fatih Hoca'dan "duble Adana kebabı" ödül alıyorlardır!..

 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.