Bırakın daha çok konuşsunlar!

A -
A +
Ortalıkta sürüp giden bir tartışma var. Muharrem İnce ve Meral Akşener bazı televizyon kanallarının kendilerine yeterince yer vermediğinden yakınıyor. Millet İttifakı'nın temsilcileri de aynı durumdan yakınıyor. 
Tamamı, ekranlarda yer almamalarını Erdoğan'a bağlıyor, "Talimat Saray'dan" diyor.
Durum gerçekten böyle mi orasını bilmiyorum. Şahsi kanaatimi soracak olursanız böyle bir şeye pek ihtimal de vermiyorum. 
Çünkü gerek liderlere gerekse muhaliflere ekranlarda az yer verilmesinin Cumhurbaşkanı Erdoğan'a fayda yerine zarar verdiğine inanıyorum. 
Neden mi?
Ekrana çıkan muhalifler ağzını açtığı andan itibaren kendilerini rezil etmeye başlıyor da ondan. 
Örnek; Muharrem İnce...
On günlük performansıyla kendini insanların dilinde alay konusu hâline getirmeyi başardı. 
"Cumhurbaşkanı olunca bisikletle gezeceğim" diyor ama daha şimdiden özel uçaklardan inmiyor. Üçüncü köprüyü yıkıp, dördüncü köprüyü yapıyor! Yerli otomobil projesini iptal ediyor. Avrupa Birliği Büyükelçileri ile oturup, Erdoğan'ı yargılayıp yargılamayacağını konuşuyor. Hulusi Akar Paşa’yı görevden alıyor, Afrin Kahramanı Metin Temel Paşa'nın apoletlerini söküyor. 
Gezmedik tekke ve zaviye bırakmıyor. Kunut dualarından girip Âyet’el Kürsî'den çıkıyor.
Çiftçiye 2 buçuk liraya verilen mazotu 3 liraya vereceğini vadediyor. Zaten ücretsiz olan 18 yaş altı gençlere, ücretsiz tedavi öneriyor. Öğrencilere üç-beş demeden harçlık dağıtıyor.
Dahası…
Kendisiyle selfie çekilmek isteyen vatandaşları, fizik kurallarını altüst ederek en uzak noktalara fırlattırıyor.
Örnek; Meral Akşener...
Cumhurbaşkanı olduğunda Erdoğan'dan hesap soracağını söylüyor. 15 Temmuz darbesini gerçekleştiren askerlere masum diyor, onlara müdahale eden sivillere ise terörist muamelesi yapıyor. Türkiye'yi şaha kaldıran projeleri iptal edeceğini, kredi kartı borçlarını sileceğini söylüyor. 
Örnek; Temel Karamollaoğlu...
Kanal İstanbul'u, Hızlı Tren'i, 3. Havaalanı ve Şehir Hastaneleri projelerini durduracağını söylüyor. IMF ile yeni anlaşmalar yapıp borç para isteyeceğini söylüyor. 
Sadece onlar mı?
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce'nin açıklaması gereken seçim beyannamesini kendisi açıklıyor. Muharrem İnce ne diyorsa tersini söylüyor. Boş kalan CHP’lilere sesleniyor, “HDP’ye de oy verin” diyor.
CHP'nin adayı Abdullatif Şener, oy istemek için gittiği Konya'daki seçmenlere, "Hepiniz Erdoğan'la beraber yargılanacaksınız. Hesap vereceksiniz" diye bağırıyor. 
CHP'nin bir başka önemli ismi Tuncay Özkan çıktığı ekranda, "Marmaray'ı AK Parti değil, rahmetli Bülent Ecevit" yaptı diyor. 
HDP'liler, "Bizim PKK ile bağımız yok ama Abdullah Öcalan bizim liderimiz, önderimizdir" diyor. 
CHP'si, İyi Parti'si, Saadet'i terör örgütü PKK'nın siyasi kanadı olan HDP ile âdeta "yasak aşk" yaşıyor. Tamamı, Cemil Bayık'ın talimatları doğrultusunda HDP'nin baraja takılmaması için çırpındıkça çırpınıyor. 
E, daha ne olsun birader!
Adamlar ekranda çok az yer almalarına rağmen bu kadar saçmalıyor. Bir de daha fazla yer aldıklarını düşünsenize…
İmkânım olsa bunları sabahtan akşama kadar canlı yayında tutarım vallahi! Çünkü her vaatleri, her bir icraatları onları biraz daha umutsuz vaka hâline getiriyor.
Ben Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yerinde olsam, haklarımdan feragat ederim! Televizyon kanallarını arayıp, "Bana yer vermeyin. Benim yerime de bunları ekrana çıkarın" derim. 
Miting falan yapmam vallahi!..
“Bizim kerizler zaten bana çalışıyor, ben biraz tatil yapayım” derim. Yaslanırım arkama, dökülen makyajları ve ortaya çıkan kirli yüzleri keyifle izlerim...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.