Ünal Bolat

“Erzurum’dan gelenler söylemişler. Hatta üç kalem yeni asker toplayacaklarmış...”

“Askerliğinin bitmesine daha bir yıldan fazla vardır, savaş sebebiyle izin de yoktur”

“Zeynep gülerek tabii ki kocama söylüyorum. Görmedim ama hayaline âşık oldum” der...

“Zeynep eşikten içeri girmeden bu merasimden de mahrum kalır. Çünkü damat asker”

“Elbet bu kara günler bir gün biter bahtım açılır yüzüm güler” diye umutlanır Zeynep”

“Yahu abla sizde hiç mi insaf yok! Beni damatsız nasıl gelin yaparsınız?” der ağlar...”

“Bekir bir gün atına biner, bir yere gideceğini söyler. Zeynep ise babasına yalvarır...”

“Maalesef bu bulaşıcı hastalık Bekir’in evini de sarar iki küçük çocuğu ölür”

“Bekir Efendi sen bu kızı oğluma ver seni eskiden beri tanıyoruz merhabamız var” der.

 “Onu kaybetmekten korktuğumuz için umulmadık çıkış ve kaprislerine boyun eğeriz”

“Ben 40 yıldır Türkiye gazetesini alırım okurum, Osmanlıyı, dinimi ecdadı seviyorum...”

“İnsanlık tarih boyu hep mücadele edegelmiş, niçin? Huzurlu bir hayat yaşamak için...”

“Sabahı kıldım, bir şeyler atıştırdım ve hemen rüyada bildirilen bilginin peşine düştüm...”

Bazen “dakikalar dursa daha çok faydalı şeyleri paylaşsam…” diye içimden geçirirdim.

“Ne yapalım, kimseye bir şey demeyelim, kimseden bir şey istemeyelim, Allah büyük...”

“Evlerimiz var, içinde yaşayan yok. Parklarımız var, içinde oynayan çocuk yok.”

“Suyun bize öğrettikleri de var. Önüne bir kaya çıkarsa onunla uğraşmaz, etrafını dolaşır.”

“İlim bilgi fen ve hendese güzel ahlakla, edeple bezenirse etrafa ışık saçar faydalı olur...”

“Babam Hacı İbrahim Ejder bataryalı radyoyu açar akşam on dokuz ajansını dinlerlerdi.”

“Sonra sustu... Sesi biraz kederlendi... Başını öne eğerek mırıldanır gibi devam etti...”