Selam vermek, en güzel duadır

A -
A +
Peygamber efendimiz buyurdu ki: "Bir topluluğa gelince de, ayrılırken de selam verin!"     Ziyâüddîn Ahmed Kurtubî hazretleri hadis ve Mâliki fıkıh âlimidir. 578'de (m. 1182) Endülüs’te (İspanya) Kurtuba'da (Cordoba) doğdu. İbnü'l-Müzeyyen künyesiyle de anılır. İlk tahsilinden sonra Mekke, Medine, Kudüs, Mısır ve İskenderiye'ye giderek pek çok âlimden ilim tahsil etti. İs­kenderiye'ye yerleşip talebe yetiştirdi. 656'da (m. 1258) vefat etti. Bir dersinde buyurdu ki: Dinimizde selamlaşmanın önemi büyüktür. Müslümanların yanına girerken, çıkarken, karşılaşınca, ayrılırken mutlaka selam vermelidir! Selam vermek, bir kimseye yapılacak en güzel duadır. Selam, (Ben Müslümanım, benden sana zarar gelmez, selamettesin) manasına, selamet üzere ol, Müslüman olarak vefat et, manalarına da gelir. Gayrimüslimlerin hidayete kavuşmaları niyetiyle, ihtiyaç olduğu zaman onlara selam vermek, hidayete kavuşmaları için dua etmek caizdir. Selamlaşırken eğilmek günahtır. Hadis-i şerifte, (Karşılaştığınız zaman birbirinize eğilmeyin, kucaklaşmayın) buyuruldu. Eshab-ı kiram, yolculuktan döndükleri zaman kucaklaşırlardı. Şu hâlde, uzun yoldan gelmiş veya uzun zamandır görülmeyen bir arkadaşla kucaklaşmak caiz olur. "Selamün aleyküm" diye selam vermek caiz ise de "Esselamü aleyküm" demek daha iyidir. Selamün aleyküm denince, "Ve aleyküm selam" demek farzdır. Esselamü aleyküm denince de, "Ve aleykümüsselam" denir. Her ikisinde de "ve" harfini söylemelidir! (Ve aleyküm...) deki "ve", (dahi) manasındadır. Yani, (Allah’ın selamı bizim üzerimize olduğu gibi, sizin de üzerinize olsun!) demektir. Sadece (aleyküm selam) ise, sanki (Selam bize değil size olsun) gibi uygunsuz bir manaya gelebilir. Selamı düzgün verip düzgün almak iyidir. “Ve” söylemeden de almak caiz ise de, 've'li söylemelidir. Verilen selamı daha güzeli ile almak da farz değil ise de, çok sevaptır. Peygamber efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem), (Selamün aleyküm) diyen için, (On sevap kazandı) buyurdu. Başka biri, (Selamün aleyküm ve rahmetullahi) dedi. (Yirmi sevap kazandı) buyurdu. Bir başkası da, (Selamün aleyküm ve rahmetullahi ve berekatühü) dedi. Bu kimse için de, (Otuz sevap kazandı) buyurdu. Bu sırada orada oturanlardan biri selam vermeden çıkıp gitti. Resulullah efendimiz, (Arkadaşınız [selamın faziletini] ne tez unuttu) buyurdu. Daha sonra, (Bir topluluğa gelince de, ayrılırken de selam verin! Birinci selam, ikincisinden daha mühim değildir) buyurdu.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.