Batılı dostlarınız işte budur!

A -
A +
 
Zalimler korkak olur…
Terör devleti Ermenistan’ın yaptıklarını görüyorsunuz!
Cephede Azerbaycan’ın cengaver askerleriyle göğüs göğüse savaşmaktan kaçan alçaklar, masum sivil kardeşlerimizin üzerine füze yağdırıyor.
Boşuna terör devleti demiyoruz.
Ruhlarında ‘çete’cilik, eşkıyalık var.
PKK, DHKP-C gibi terör örgütlerinin fıtratı neyse, bunlar da odur.
Zaten bu örgütleri de Irak-Suriye karışmadan önce Ermenistan ve Yunanistan kendi ülkelerindeki kamplarda eğitirdi.
Teröristlere bu hizmeti (!) artık doğrudan ABD veriyor, hâlen ihtiyaç duyuyorlar mıdır, bilmiyorum.
***
Bunlar, kalleşlik, yalan, kendinden zayıf olana zulümden başka bir şey bilmezler.
Ellerine fırsat geçtiğinde mazluma hiçbir kötülükten geri durmazlar.
Peki bölgemizdeki mesele sadece bunlar mı?
Ruhunu şeytana satmış bu İblis’in çocuklarına sözde medeni dünyadan dişe dokunur bir tek tepki duydunuz mu?
Görevi sözde dünyada nizamı sağlamak olan Birleşmiş Milletler ufacık bebeler katledilirken Ermenilere müeyyide uyguluyor mu mesela?
Üstelik, Karabağ’ı işgal altındaki topraklar olarak tanımalarına rağmen…
Kıllarını bile kıpırdatmıyorlar.
Filistinliler İsrail’in en ağır zulmüne maruz kaldığında…
Suriyeli siviller katil Esad’ın ve Rusya’nın bombaları altında toplu katliama uğradığında…
Ölümden kaçan çaresiz mülteciler, görevi hayat kurtarmak olan Yunan güvenlik görevlileri tarafından boğularak katledildiklerinde…
Yemen’de çocuklar, kadınlar açlığa mahkûm edilip topluca öldüğünde…
Orta Doğu, Afrika coğrafyası maşa örgütlerin bombaları altında inim inim inlediğinde…
Gazeteci Cemal Kaşıkçı, Suudi Arabistan Konsolosluğunda öldürülüp parçaları bile yok edildiğinde nasıl gözlerini yummuşlarsa…
Yine derin bir sessizlik, hatta belki büyük bir keyifle Ermenistan’ın Azerbaycanlı sivillere katliamını izlemekteler.
Ülkemizde sayısı hiç de az olmayan, aklını ve zihnini emperyalizme teslim etmiş güruhun sürekli “dostlarımız” diye kulağımıza fısıldadığı Batı işte budur!
Kendinden olmayana, kendine hizmet etmeyene asla merhameti bulunmayan Batı’nın gönüllü kölelerinin fırsatını bulduklarında bizi götüreceği yer de bellidir.
***
Bu sözlerim kayıtsız şartsız Çin’e, Rusya’ya, İran’a yaslananlar için de geçerli.
Elbette meşru her ülkeyle diplomatik ilişki kuracağız, iş birliği yolları arayacağız…
Lakin, ruhumuzu ve zihnimizi millî tutacağız, başka çaresi yok.
Unutanlar, son örneğini Azerbaycan’da gördüğümüz ‘gerçeklerle yüzleşme’den ders çıkarmalı.
Şu süreçte bile Ermenistan’ın ağzıyla konuşanları görüyorsunuz.
Aynı yüzlerin, PKK’nın, FETÖ’nün, DHKP-C’nin de arkasında durması tesadüf olamaz.
Buna son vermezsek geleceğimiz tehdit altında.
Millî eğitim müfredatımız acilen Batı ekseninden kurtarılmalı, gençlerimize millî bilinci aşılayacak biçimde yeniden düzenlenmeli.
Zararın neresinden dönsek kârdır.
 
*****************
 
Sıra sende KKTC
 
Dünyanın yeniden şekillendiği bu çetin dönemde Türk dünyasının en büyük şansı, basiretli liderler olacak.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu imtihanı defalarca başarıyla atlattı.
Türkiye bugün Karadeniz’de 405 milyar metreküplük doğalgaz bulabilmişse, Akdeniz’de yeni rezervler açıklamak için gün sayıyorsa bunu Erdoğan’ın ve milletimizin gösterdiği dirayete borçluyuz.
Zenginlik, güç, müreffeh bir hayat işte böyle böyle gelecek topraklarımıza.
***
Türkiye’deki bu diriliş ruhunu şimdi İlham Aliyev liderliğinde Azerbaycan’da görüyoruz.
30 yıla yakındır işgal altında bulunan Karabağ, adım adım kurtarılıyor ve yeniden ana vatana katılıyor.
Bunlar; korkakların, kukla liderlerin yapabileceği işler değil.
Aliyev’in her konuşmasını bir Türk evladı olarak göğsüm kabararak izliyorum.
Aynı şekilde, Azerbaycanlı Türk kardeşlerimizin ortaya koyduğu millî ruh, boğazımı düğümlüyor.
Çarpıcı hikâyeler dinliyorum.
Kalleş roketlerin vurduğu Gence’de yaşlı bir teyzenin “Anne oradan Bakü’ye geç” diye arayan kızına “Onların roketlerinden mi korkacağım? Ölürüm de bir yere gitmem” cevabını işittiğimde, hain işgal girişimine uğradığımız 15 Temmuz gecesini hatırladım.
Azerbaycanlı kardeşlerimiz öylesine bir yumruk olmuş ki, artık önlerinde kimse duramaz inşallah.
İşte bu süreçte, bir başka hassas Türk yurdu Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti bugün ikinci defa sandık başına gidiyor.
Bir tarafta millî çizgide dimdik duran Ersin Tatar
Öbür tarafta Rum ağzıyla KKTC’yi satmaktan bahseden Mustafa Akıncı!
Haydi KKTC!
Bu, varlık-yokluk mücadelesinde ders verme sırası sende.
 
*******************
 
Maske derdi
 
Neredeyse korona bitecek ama bizim maske problemimiz bitmeyecek anlaşılan!
Hep ‘vatandaş maske kuralına uysun’ diyoruz da, bu maskeleri üretenlerin kuralı yok mu mesela?
Kimi ufak geliyor, kiminin ipi uzun burnumuza zor tutunuyor!
Çocuğa da, çam yarması adama da uyacak maskeyi üretmek elbette zor olabilir.
Bunun ölçüleri belirlense ve kutuların üzerine yazılsa, böylece herkes kendine uyanı alsa olmaz mı acaba?
 
*****************
 
Boşuna uğraşma Nusret kardeş!
 
Turizm ve Kültür Bakanı Mehmet Ersoy’la yan yana fotoğraf çektirmek öz güven istiyor.
Zira, Bakan Bey’in boyu 1,98.
1,80 boya sahip biri olarak benim defalarca ezilmişliğim vardır yanında.
Bakan Ersoy, önceki gün ünlü etçimiz Nusret’i ağırlamış.
Nusret de biliyorsunuz, artistik pozları ile meşhur…
Lakin, Bakan ile birlikte ayakta fotoğraf çektirince bütün karizma gitmiş.
Bu açığı kolları kabartarak kapatmaya çalışmışsan da…
Olmamış be Nusret, sen de boşuna uğraşmışsın
Batılı dostlarınız işte budur!
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.