3. Dünya Savaşı'nın ayak sesleri

A -
A +
"Derin" Amerika'nın dönüşü, Türkiye'de de iyiden iyiye hissedilir oldu. Biden'ın 'dostlar' grubundaki öz güven artışından da anlamışsınızdır yeni durumu. Sürpriz yok, beklenen şeylerdi. Daha fazlası da gelecek. Sözde Ermeni soykırımının kabulü... Suriye'nin kuzeyinde terör devleti için kurulan yeni üsler. Kuzey Irak'a Papa'nın ziyareti ve Sincar'da görülen hareketlilik. İsrail'in Mescid-i Aksa'yı işgal girişimi, evlerine zorla el konulan Filistinliler ve Gazze'yi yıkan ağır bombardıman. Elbette hiçbiri birbirinden bağımsız değil... *** Nitekim eş zamanlı olarak içeride olanlar da organizasyonun parçası. 2013'teki hesaplaşmanın rövanşı oynanıyor sanki! Kılıçdaroğlu'nun koalisyonuna bakın mesela... Gezi'yi AK Parti içinden destekleyenleri de bugün başka partiler adı altında etrafında toplayıp, 7 Haziran 2015 seçimleri sonrası kuramadığı koalisyonu tekrar hayata geçirme çabası ortada. O gün Davutoğlu ile çok istemelerine rağmen Erdoğan engeli yüzünden başaramadıkları, HDP-MHP-CHP koalisyonunu ise Devlet Bahçeli faktörü sebebiyle gerçekleştiremedikleri süreç tekrar önümüzde. Üstelik bu defa Kandil'in sahiplerinin arzu ettiği şekilde anayasa taslakları hazır, hatta bakanlıklarda bile uzlaşmış görünüyorlar. Hatırlatayım; PKK ülkemizi bölmek için giriştiği çukur olaylarının cesaretini 7 Haziran'dan almıştı. *** Tekrar tekrar izlediğimiz bir film gibi, olanlar... Bir tek sokak olayları, patlamalar eksik, onu da deniyorlar. Mesela daha geçtiğimiz günlerde terör örgütü TKP/ML İstanbul'da bomba patlatacaktı. Pendik'te AK Parti ilçe binası çevresinde keşif yaptıkları anlaşıldı. Güvenlik güçleri örgütün hücre evlerini tespit etti, bombacı ile birlikte, 7 zanlıyı yakaladı. Bu TKP/ML'nin, hâlihazırda CHP İstanbul İl Başkanı olan Canan Kaftancıoğlu ile bağlantısını, Kaftancıoğlu'nun göreve gelmeden altı ay kadar evvel o örgütün toplantısında devlete meydan okuduğunu bilmeyen, görüntülerini izlemeyen var mı? *** Burası Türkiye, bunlar sıradan hadiseler görülür maalesef. Başka! Şu son birkaç ayda olanlar... 104 emekli amiralin bildirisi, 128 milyar dolar yalanı ve yeni kaset operasyonları... Her biri sürecin parçası ve dış bağlantılı. Cumhurbaşkanı Erdoğan "One minute" dedikten sonra başına neler geldiyse, İsrail'in Kudüs işgaline karşı duruşuyla da içeride saldırılar yoğunlaştı. Kudüs'e "üçlü komisyon yönetimi"ni gündeme getirip, Netanyahu'ya ağır sözlerle yüklendikten sonra cevabın içeride bir muhalefet liderinden gelmesi her şeyi özetlemez mi? Eskiden bu cevaplar için CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu kullanılırdı, şimdi görev belli ki Gezi organizatörlüğünden tutuklu Osman Kavala'nın yakın akrabası olduğu bilinen Meral Akşener'e verilmiş. HDP ağzıyla Erdoğan'ın sivilleri katlettiği yalanını söyleme cüretinde bulunan Akşener, bu provokasyonun ardından hemen Erdoğan'ın memleketi Rize'ye giderek, rolünü tastamam yerine getirdi. *** İyi de bunca şeyle nereye varacaklar? Gördüğümüz şu ki; aceleleri var. Erdoğan'ı 2023'e kadar iktidarda tutmama niyetinde oldukları açık. Sıkça erken seçimi falan dillendirmeleri de bundan. Başlıca sebep; aralıksız yürütülen terör operasyonlarının, Batı'nın ve İsrail'in paralı askerî terör örgütlerini tükenme noktasına getirmesi. Yüzyıllık planlar tamamen heder olmadan artık daha etkili müdahil olmaları gerekiyor, yoksa onlar açısından bıçak kemiğe dayanmış durumda. Hedef aldıkları isimlere dikkat ederseniz, amaç zaten anlaşılıyor. Ayrıca, 2023'ü beklerlerse başlarına gelecekleri tahmin ediyorlar. Türkiye'nin bulduğu doğalgaz ve petrol rezervlerinin kullanımı, yerli otomobil, tank, uçak, aya yolculuk gibi pek çok hazırlığın 2023'e kadar hazır hâle geleceğini, bunun da Erdoğan'ın elini çok güçlendireceğini biliyorlar ve buna fırsat vermek istemiyorlar. *** Acelenin bir başka sebebi; bizim dışımızda yaşanan gelişmeler. Geçtiğimiz günlerde ortaya çok ciddi bir iddia atıldı. Lüzumsuz gündemlerle meşgul edildiğimiz için dikkatlerden kaçtı ama ABD Dışişleri, Çin'in Üçüncü Dünya Savaşı için hazırlandığını belirtti. Buna gerekçe olarak da, elde ettiği bazı belgelerle, Çin Halk Kurtuluş Ordusunun 2015 yılından bu yana biyolojik ve genetik bir silah üzerinde çalışmalar yürüttüğünü gösterdi. Böylece, koronavirüsün ilk aylarından beri akıllardaki en önemli sorulardan biri olan "Laboratuvarda mı üretildi?" tartışması yeniden alevlendi. Hatırlar mısınız bilmem... Geçen sene bugünlerde yine aynı konuyu işlemiş ve meselenin Üçüncü Dünya Savaşı’nın ayağı olabileceğini detaylı olarak ele almıştık. Linkini buraya bırakıyorum, dilerseniz tekrar okuyabilirsiniz; https://www.turkiyegazetesi.com.tr/yazarlar/yucel-koc/613177.aspx *** Bu arada, Rusya ile ABD arasındaki gerilimi de takip ediyorsunuzdur. Putin, önceki gün açıkça tehdit etti, "Bizden toprak koparmak isteyenin dişlerini sökeriz" dedi. Bu laflar durduk yere edilmiyor. Bizim için en kritik noktalara gelince... Yıllardır Doğu Akdeniz meselesinin, Türkiye'nin en önemli gündemi olması gerektiğine dikkat çekiyor, bir dünya savaşının içine çekileceksek filmin buradan kopacağını anlatmaya çalışıyoruz. Zenginleşmek ve bağımsız, güçlü bir ülke olmak istiyorsak, bunun yolu Doğu Akdeniz'den ve çevremizdeki güvenliği sağlamaktan geçiyor. Buna karşı etrafımıza kurulan üsleri de basından takip ediyorsunuzdur umarım. Türkiye, her tehdide rağmen, şu ana kadar milim taviz vermedi, tehdit edene de gerekeni yaptı. Erdoğan'ın bu kararlılığına karşı, "Ne işimiz var Doğu Akdeniz'de" diyenler, Libya'ya tezkereye "hayır" oyu verenler, Suriye sınırımıza PKK vasıtasıyla İsrail'in gelmesini kolaylaştırmaya çalışanlar iktidar umudu taşıyorsa bir dünya harbi koptuğunda ne yaparız bilmem.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.