Gıda krizi daha da büyüyecek

A -
A +
Yazıyı yazmak için klavyemi elime aldığımda masamda duran bir kahvaltı tabağı ve tabağın üzerinde kalmış birkaç parça yiyeceğin nimet olarak çöpe gitme ihtimali beni son derece rahatsız etti.
Acaba ekmek başta olmak üzere günde ne kadar israf ediyoruzdur diye kendi kendime sorarken aklıma Charles Dickens’ın romanı Oliwer Twist’ta geçen açlık, kıtlık, soğuk ve yokluk ile verilen mücadele geldi.
Gıda israfı üzerine bir şeyler araştırıp ortaya koysam mı yoksa gündeme dair sıcaklığını muhafaza eden bir konuya mı temas etsem karar verememiştim ama rakamları görünce sizlerle de paylaşmak istedim.
 
Gıda krizi daha da büyüyecek
 
Son zamanlarda gıda ile ilgili değerlendirmeler, makaleler çok hızlı bir şekilde gündemimize girmeye başladı. Bunda küresel gıda krizi ile alakalı hususların da çokça ele alınması önemli bir etken.
Tartışmasız gıda ile ilgili hususları daha da çok konuşacağımız bir döneme doğru pupa yelken gidiyoruz.
Gıda ile ilgili sorunların ortaya çıkması sadece Ukrayna’nın Rusya tarafından işgali değil. Konunun uzmanları gıdada yaşanan sorunun temelini üç ana amil üzerine inşa ediyorlar: Küresel iklim değişikliği, pandemi ve çatışmalar.
Bu üç hususun tamamı hem tüm dünyayı hem de Türkiye’yi doğrudan etkileyen hususlar.
Türkiye’nin geçtiğimiz yıl içinde yaşanılan kuraklıktan nasıl etkilendiğini Toprak Mahsulleri Ofisi Genel Müdürü Sn. Ahmet Güldal ile yaptığımız bir sohbette bizzat kendi ağzından dinleme şansım olmuştu.
19-20 milyon ton civarında olması gereken buğday üretiminin, kuraklıktan dolayı 17 milyon ton civarına kadar düştüğünü belirtmişti. Bu yıl ise kışın daha yağışlı geçmesi dolayısıyla buğdayda rekoltenin 20,5 milyon tona ulaşacağını değerlendiriyor TMO Genel Müdürü Ahmet Güldal.
Elbette gıda ile alakalı yaşanan sıkıntılar sadece buğday ile mahdut değil. Küresel iklim değişiklikleri birçok üründe sorunları da beraberinde getiriyor.
 
Çözümün yegâne adresi siyaset mi?
 
Burada sormamız gereken ana soru çözümün yegâne adresi siyaset mi?
Elbette yaşanan ekonomik sıkıntılardan küresel gıda krizine, güvenlikten eğitime hayatın her boyutundaki sorunlara birincil derecede çözümün aranacağı alan tartışmasız siyaset.
En son Azak Denizi’nde sıkışıp kalmış ayçiçeği yağı yüklü tankerlerin Kerç Boğazı’ndan geçmesi Erdoğan ve Putin’in görüşmesi ile çözülebilmişti. Bu yüzden siyaset her alanda elbette son derece önemli.
Lakin bizlerin birey olarak birçok sorunda alacağımız inisiyatifin de önemli olduğunu hatırlamamız gerekiyor.
 
Yılda 26 milyon ton gıda israfı, 4 milyar ekmek çöpe
 
Türkiye İsrafı Önleme Vakfı raporlarına göre, Türkiye’de her yıl yaklaşık 26 milyon ton gıda israf ediliyor. İsraf edilen ürünlerin başında ise meyve ve sebzeler geliyor. Meyve ve sebzenin yüzde 53’ü yani takribi 12 milyon ton meyve ve sebze tarladan tüketiciye ulaşana kadar israf ediliyor.
Türkiye’de günde 12 milyon yılda 4 milyar 380 milyon ekmek çöpe atılıyor.
Türkiye’nin ve dünyanın karşı karşıya kaldığı gıda krizini sürekli gündemde tutarken, israfa dair konulara en ufak bir şekilde gündemde yer vermemek nasıl bir anlayıştır?
İsraf ve sıfır atık gibi çok önemli konular Türkiye’de yerel yönetimler başta olmak üzere neden bürokrasi ve siyasetin gündeminde kendine yeteri kadar yer bulamaz?
Yer bulsa dahi en fazla söylem bazında birkaç basit sloganın dışına neden çıkamaz?
Çünkü ülkede bu makamlarda yer işgal eden birçoğunun zihin formatında bu ve bunun gibi işler kıymetiharbiyesi olan işler değildir.
Maalesef bizde iş dediğin, sizi bir üst kariyer basamaklarına taşıyor ve kamuoyunda son derece popüler hâle getiriyorsa yapılmalıdır. Hele israf ve sıfır atık gibi hususlar yaşını başını almış, zaman geçirme derdinde olan atıl insanların uğraş alanı olmalıdır.
Ne hazin değil mi?
Günde 12 milyon adet ekmek göz göre göre çöpe atılıyor ve böyle bir ortamda ekmek fiyatındaki artış en önemli gündem konusu ve buna da tek çözümü devlet denen aygıtın sübvansesinde arıyoruz.
Oysa ne kadar iptidai ve sadece bir pansuman tedbiri.
 
Maalesef müsrif bir milletiz
 
BM Çevre Programı (UNED) 2021 Gıda İsraf Endeksi Raporlarına göre Türkiye kişi başına gıda israfının en çok yapıldığı on ülke içinde üçüncü sırada yer alıyor.
Evet şaşırmadınız; ‘…yiyin, için fakat israf etmeyin. Çünkü Allah israf edenleri sevmez’ emrine tabi olan Müslümanların yaşadığı bir ülke, kişi başına gıda israfının en çok yapıldığı ilk üç ülke arasında.
Topluma liderlik etme noktasında vazife sahibi olan zevatın, söz konusu hüküm bu şartlarda uykularını kaçırmıyorsa acaba ne kaçırabilir?
Gıda, enerji ve savaşlar üzerinden sınanacağımız bir periyoda doğru pupa yelken gidiyoruz.
Ülke savunma sanayisi alanında yaklaşan sıcak günlere elinden gelenin fazlasını ortaya koyarak hazırlanıyor. Fakat enerji ve gıda konusunun en az harpler kadar yakıcı olacağı bir zaman dilimine doğru da gidiyoruz.
 
İsraftan uzak ve sıfır atıklı hayat
 
2050 yılında dünya nüfusunun 10 milyara ulaşacağı göz önüne alınırsa; gıda, enerji ve su kaynakları konusunun önümüzdeki en can alıcı hususlar olacağı mukadderdir. Sadece bu alanlarda toplum olarak ortaya koyacağımız israftan uzak, sıfır atık hedefli hayat toplum olarak geleceğe daha ümitvar bakmamızın da kapısını aralayacaktır.
Hiç kuşkusuz israf ve sıfır atık gibi konularda başta yerel yönetimler olmak üzere kamu bürokrasisine son derece önemli vazifeler düşmektedir.
İsraf ve sıfır atık konusunun da en kısa zamanda ‘insani güvenlik’ kapsamına alınarak, sorumlulukların belirleneceği, net ölçme ve değerlendirme mekanizmasının kurulabileceği bir düzene acilen geçiş yapmak zaruret hâline gelmiştir.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.