Nükleer felaketin ayak sesleri! İran'ın füzeleri İslam dünyasını hedef alıyor

YILMAZ BİLGEN'İN HABERİ - İran’ın Pakistan’a yönelik füze saldırısı yeni bir gerilim hattı üretti. Şii hilali planı dâhilinde yıllardır birçok İslam ülkesini kana boğan İran, ilk defa doğrudan saldırılara başladı. Uzun süre Pakistan’da görev yapan araştırmacı Mehmet Öztürk, Belucistan ve öncesinde Suriye, Irak gibi ülkeleri vuran aklın arka planında farklı dinamiklerin olduğunu belirtti.

Öztürk’e göre, İran kimyasal silah konusunda kritik eşikleri aştı ve İslam dünyasına dönük savaşta yeni bir aşamaya geçti.

İran Genelkurmay Başkanı’nın “Mehdi Ordusu 1,5 milyonu aştı” açıklamasını hatırlatan Öztürk “Yeni aşamada nükleer tehdit, sahadaki istila ve işgallerin kalkanı olacak. İran’ın güvenlik doktrini büyük oranda İran dışı nüfuz alanından oluşuyor. Sahada yaşananlarda zaten bunun açık göstergesi. Belucistan tercihleri de bu arka plan güvenlik algısının bir parçası. Şahit olduğumuz gelişmeler İran’ın güven patlamasının bir tezahürü” diye konuştu.

‘NÜKLEER BAŞLIK TAKARIZ’

Tercih edilen noktalar kadar füze menzillerinin de önemli olduğunu kaydeden Öztürk “İran nükleer güç vasfı kazandı. Her biri 1.200 km ve üzeri menzillere bu füzeleri atmakla ‘gerekirse artık bu silahlara nükleer başlıklar da takabiliriz’ diyorlar. İslam dünyası için bu durum yeni bir felaketin habercisi. Saldırlar bu yönü ile bir tür meydan okuma ve mesaj özelliği taşıyor. Bugüne dek Pakistan, Afganistan, Afrika, Bahreyn ve Irak dâhil birçok ülkeden militan devşirerek proksi güç oluşturan İran’ın niyeti ve hedefi artık çok daha net. Pakistan yaptığı misilleme ve diplomasi süreçlerinde devlet gibi davrandı. Tahran ise imaj kaybını sürdürdü” beyanında bulundu.

Öztürk’e göre savaş ihtimali düşük fakat gerilim bir süre daha sürecek..

İlgili Haberler

İran'ın gelişigüzel saldırılarına cevap olarak Pakistan'dan 'nokta atışı' terör operasyonu

SUİKASTLAR BAŞLAYABİLİR

Pakistanlı uluslararası ilişkiler uzmanı Dr. Vakar Badişah ise şu ifadeleri kullandı: “Pencap sancılı bir bölge. Yüz ölçümü itibarıyla Pakistan’ın en büyük bölgesi. Buna mukabil İran tarafı için de aynı durum geçerli. İran bu saldırı ile aslında Pakistan’a göz dağı vermek istedi. Bundan sonra ülkemizde faili meçhuller, suikast ve terör bombaları patlamaya başlayabilir. Ülkeyi Şii-Sünni çatışmasına itmeye çalışabilirler.

Biz önce diplomatik düzeyi düşürdük sonra da misli ile karşılık verdik. Şu an Pakistan Başbakanı da bir Beluc. Hadisenin bir diğer yanı ise İran’ın sergilediği tavır, dünya kamuoyunun ilgisini Gazze katliamından başka alanlara çevirmesini sağladı. Kimsenin görmediği bir diğer boyut ise Keşmir’de katliamları ve insanlığa karşı işlediği suçlarla İsrail’i aratmayan Hindistan’a cesaret verdiler.

Pakistan’ı içeride sıkıntılara odaklayıp Hindistan’ın işgal ve ihlalleri için daha büyük imkân sağladılar. Bunlar kesinlikle saha gerçeği ve önceden yapılan hesap ve ittifakların ürünü. Ayrıca İran’ın bu saldırısı Hindistan’a ‘biz de vurabiliriz’ noktasına getirebilir, bir anlamda cesaretlendirebilir.”

TAHRAN’DAN YENİ TEHDİT

Öte yandan İran’ın, Irak Pakistan ve Suriye’ye saldırısı hakkında konuşan İran Meclis Başkan Başdanışmanı Mehdi Muhammedi “bu saldırıları yenileri izleyecek” tehdidini savurdu. Muhammedi “Bu operasyonlar yeni ve daha teferruatlı ve mükemmel olacak. İran ve Pakistan saldırıları anlaşmalı bir biçimde yapmış demek ülkemizin itibarını zedeler. Kısa vadede bazı sıkıntılar doğurur ancak uzun soluklu strateji dâhilinde İran’ın hayrınadır” dedi.