Aksa Tufanı sonrasında Gazze’nin 2 yıllık tablosu: 7 Ekim 2023’ten sonra yaşananlar
Tam 2 yıl önce Gazze'den harekete geçen bir grup Kassam Tugayı dünya gündemine oturdu. İsrail'e karşı Hamas tarafında 7 Ekim 2023 günü başlayan "Aksa Tufanı" harekatı, bombaların susmadığı bir Gazze'yi dünyanın gündemine yerleştirdi. İsrail okul, hastane, kilise, cami demeden kadın, çocuk, bebek ayırmadan binlerce insanın üzerine bombalar yağdırdı. Burada başlayan savaşı bölge ülkelere de taşıdı. İşte kısa kısa 2 yılda yaşananların özeti...
7 Ekim 2023 tarihinde Hamas'ın silahlı kanadı İzzeddin Kassam Tugayları, "Filistinlilere ve başta Mescid-i Aksa olmak üzere mukaddes değerlere yönelik sürekli ihlallere karşılık verme" gerekçesiyle İsrail'e karşı "Aksa Tufanı" isimli operasyon başlattı.
Saldırı, yaklaşık 20 dakikalık bir süre zarfında İsrail’in güney kentlerine doğru 5 bine yakın roketin fırlatılmasıyla başladı. Eş zamanlı olarak bazı Hamas mensupları, kara yoluyla ve planöre benzeyen basit hava araçlarıyla İsrail topraklarına sızdı.
İSRAİL'İN İLK TEPKİSİ
Grup üyeleri, İsrail güvenlik güçlerine yönelik saldırılar gerçekleştirerek şehir merkezlerini kontrol altına alma girişiminde bulundu.
İsrail’in polis ve askerlerinden bazılarının esir alınıp Gazze’ye götürüldüğü ortaya çıktı. Hamas Siyasi Büro Şefi İsmail Heniyye ise yayımladığı bir video mesajında saldırıların süreceğini duyurdu.
Hamas’ın saldırısının ardından İsrail “savaş hali” ilan etti, seferberlik başlattı. 300 bin yedek asker seferberliğe katıldı. İsrail içinde “savaş kabinesi” kuruldu. Hükümet bazı bakanlıkları ve yetkileri yeniden düzenledi, olağan yasama süreçleri donduruldu, acil durum kararları alınması öne çıkarıldı.
İSRAİL İSTİHBARATININ ÇÖKÜŞÜ
7 Ekim saldırıları İsrail istihbaratının zafiyetlerini tüm çıplaklığıyla ortaya koydu. İsrail basını bu durumu ağır bir dille eleştirdi. Maariv gazetesi, Hamas’ın sürpriz saldırısını “büyük bir istihbarat çöküşü” olarak nitelendirdi.
Yediot Ahronot, saldırının hükümetin başarısızlığını gözler önüne serdiğini yazdı. Askeri analist Avi Benayahu, İsrail’in hiç hazırlıklı olmadığı bir savaşın ortasında kaldığını ve bunun büyük kayıplara yol açtığını vurguladı.
Bir kaç ay sonra The New York Times’ın haberinde ise dikkat çeken bir iddia yer aldı: İsrail istihbaratının Aksa Tufanı planını bir yıl öncesinden ele geçirdiği, ancak uygulamanın mümkün olmayacağına kanaat getirerek göz ardı ettiği ileri sürüldü. Bu iddia, dünya kamuoyunda geniş yankı buldu.
SAVAŞ SİVİLLERE SIÇRADI
Saldırının başlamasıyla siviller en ağır bedeli ödeyen taraf oldu. İsrail’de iki ateş arasında kalan 1200’den fazla kişi hayatını kaybetti, 251 kişi ise Hamas tarafından rehin alındı.
Aynı gün içinde İsrail ordusu Gazze’ye yönelik kapsamlı saldırılar başlattı. Gazze’deki tünel sistemleri, askeri depolar ve altyapı hedef alınırken, siviller büyük zarar gördü. Abluka ve sınır geçişleri sıkılaştırıldı; 2 milyondan fazla Gazzeli dünyanın gözü önünde tam bir kuşatma altına alındı.
İsrail ordusu 2 gün içinde Gazze Şeridi'ne düzenlediği hava saldırılarında 1000 tondan fazla patlayıcı ve füze kullanıldığını, bunun devam edeceğini açıkladı.
İlk gece yedi cami yıkıldı; kiliseler, hastaneler ve okullar da bombalanan yerler arasındaydı.
1 gün sonra 8 Ekimde ölen Filistinli sivil sayısı 540’a ulaştı. Bu tablo, iki yıl boyunca sürecek olan ağır kayıpların başlangıcıydı.
Resmi verilere göre, İsrail'in Gazze'ye atılan toplam bomba miktarı 100.000 tonun üzerinde oldu. Bu miktarın Hiroşima'ya atılan atom bombasının yaklaşık 6 katı olduğu kaydedildi.
SOYKIRIMA DÖNÜŞEN SAVAŞ
Savaş ilerledikçe İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırıları büyük bir yıkıma dönüştü. İlk bir buçuk ayda ölen Filistinlilerin sayısı 15 bini geçti. Bu kayıpların 6 binden fazlasını çocuklar, 4 binden fazlasını kadınlar oluşturdu.
Güney Afrika Cumhuriyeti, İsrail’in Gazze’deki eylemlerinin 1948 tarihli Soykırım Sözleşmesi’ni ihlal ettiğini savunarak Uluslararası Adalet Divanı’na başvurdu. Dava kapsamında İsrail’in fosfor bombaları kullandığına dair fotoğraflar sunuldu.
Uluslararası Ceza Mahkemesi, İsrail Başbakanı Netanyahu ve Savunma Bakanı Gallant hakkında yakalama kararı başvurusu yaptı. Türkiye de Gazze saldırılarını uluslararası hukuka aykırı ve soykırım politikası olarak tanımladı.
Türkiye Dışişleri Bakanlığı sık sık İsrail’in Gazze saldırılarını “insanlık dışı”, “uluslararası hukuka aykırı” ve “soykırım politikasının parçası” olarak tanımlayıp sert bir şekilde kınadı.
TBMM’de özel oturumlarla Gazze’deki durumu ele aldı; parlamento, İsrail’in eylemlerini “soykırım” ve “insanlığa karşı suçlar” kapsamında değerlendiren kararlar aldı.
İsrail'in Gazze'deki saldırıları sürerken Netanyahu, 24 Temmuz'da ABD Kongresi liderlerinin daveti üzerine Kongre'deki ortak oturumda yaklaşık 1 saat süren konuşma yaptı. ABD Kongresindeki konuşması sırasında 56 kez ayakta alkışlanan Netanyahu, konuşmasında Gazze'nin Refah bölgesinde hiç sivilin öldürülmediğini ileri sürdü.
İRAN VE BÖLGEDE ÇATIŞMALARIN YAYILMASI
7 Ekim sonrası çatışmalar Gazze’nin ötesine taşarak bölgesel bir boyut kazandı. Lübnan Hizbullahı İsrail’in kuzeyine saldırılar düzenledi. İsrail ise Lübnan’ın güneyini ve Bekaa Vadisi’ni hedef aldı.
Suriye üzerinden İran’ın Hizbullah’a silah desteği engellenmeye çalışıldı. 2024’te Şam’daki İran misyonuna saldırı sonrası İran’ın füze misillemesi bölgesel savaşı tetikledi. Irak’taki Şii milisler ABD üslerine saldırılar düzenledi.
Yemen’de Husiler, Kızıldeniz’de ticaret gemilerine saldırarak küresel ekonomiyi tehdit etti. ABD ve müttefikler Husi hedeflerini vurdu. Bu gelişmeler, 7 Ekim saldırılarının sadece İsrail-Filistin çatışmasıyla sınırlı kalmadığını, tüm bölgeyi etkileyen bir krize dönüştüğünü ortaya koydu.
REHİNE KRİZİ VE PAZARLIKLAR
Savaşın en hassas boyutlarından biri rehine krizi oldu. Hamas’ın elinde bulunan 251 rehineden 148’i sağ olarak geri döndü. 140 kişi esir değişimleriyle serbest bırakıldı, 8 kişi İsrail operasyonlarıyla kurtarıldı. Ancak çok sayıda rehine hayatını kaybetti.
Hâlen 47 rehinenin Hamas’ın elinde olduğu bildiriliyor. Rehineler üzerinden yapılan pazarlıklar, ateşkes görüşmelerinin en kritik unsuru haline geldi.
GAZZE'DE AÇLIK
7 Ekimden 3 ay sonra Birleşmiş Milletler (BM) Dünya Gıda Programı (WFP), Gazze'de 570 binden fazla kişinin felaket düzeyinde açlıkla karşı karşıya olduğu uyarısı yaptı.
Gazze Şeridi'nde başlayan kapsamlı ablukayla 2,3 milyondan fazla Gazzeliye gıda, su, yakıt ve diğer insani ihtiyaç maddelerinin ulaşması engellendi.
Gazze'dekilerin kasten aç bırakılmasının "savaş suçu" olduğu pek çok uluslararası kurum ve devlet tarafından vurgulandı. Gazze'de "kalıcı ateşkes" çağrısı yapıldı ancak İsrail üzerinde bunları bir etkisi olmadı.
İnsani yardımların uçaklardan atıldığı Gazze'de şimdiye kadar açlıktan 455 kişi hayatını kaybetti.
GAZZE'Yİ İŞGAL KARARI
Ağustos 2025’te, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Gazze’nin tamamını kontrol altına almaya yönelik bir stratejiyi masaya yatırdı.
Kamuoyuna yansıyan bu görüşmeler, İsrail’de kabine ve medyada geniş yankı uyandırdı. Ülke içinde “Gazze’nin tamamen ele geçirilmesi” yönündeki ifadeler giderek arttı.
Birleşmiş Milletler yetkilileri söz konusu planın hayata geçirilmesi durumunda Gazze’de toplu göç yaşanabileceği ve bunun sivil halk açısından büyük bir “felaket” olacağı uyarısında bulundu.
Trump yönetimi ise 20 maddelik bir tasarıyla İsrail'den şu şekilde hareket etmesini istiyor:
- Ateşkes: İhlalsiz bir ateşkes ilan edilmesi ve tüm düşmanlıkların durması.
- Rehine takası: Tüm rehinelerin serbest bırakılması; İsrail’deki rehineler ile Filistin cezaevlerindeki mahkûmların karşılıklı takas edilmesi.
- Silahsızlandırma: Hamas’ın askeri kapasitesinin azaltılması ve diğer silahlı grupların etkisiz hale getirilmesi.
- Aşamalı çekilme: İsrail’in Gazze’den kademeli olarak çekilmesi; işgal ya da tam kontrol yerine toprakların aşamalı şekilde bırakılması.
- Geçici yönetim: Gazze’de teknokratlardan oluşan bir geçiş hükümeti kurulması ve bunun uluslararası denetimle desteklenmesi.
- Yeniden inşa: Gazze’nin altyapısının onarılması, insani yardımın serbest akışı ve sivil yaşamın normale dönmesi.
- İlhakın reddi: İsrail’in Gazze’yi ilhak etmeyeceğini taahhüt etmesi ve sürekli kontrol yerine geçici düzenlemelerle sınırlı kalması.
BİLANÇO
7 Ekimdeki saldırıların ardından başlayan savaşta Hamas'ın lider kadrosundan pek çoğu İsrail tarafından öldürüldü. İsmail Heniyye, Yahya Sinvar, Muhammed Deif, Marvan İssa, Salah el-Berdavil ve diğerleri çeşitli operasyonlarda hayatını kaybetti.
İsmail Heniyye İran'da saldırıya uğrarken, Yahya Sinvar Gazze'de İsrail ile sıcak çatışma esnasında kanının son damlasına kadar çarpıştı.
İsrail Hamas'la olan mücadelesinin arkasına sığınarak siviller üzerine bombalar yağdırmaya devam etti.
19 Ocak'ta varılan ateşkesi bozarak 18 Mart'tan bu yana düzenlediği saldırılarda 13 bin 568 Filistinlinin öldüğü, 57 bin 638 kişinin yaralandığı kaydedildi.
İsrail-ABD güdümlü sözde yardım dağıtım noktalarında Filistinlilerin hedef alındığı sistematik saldırılarda 27 Mayıs'tan bu yana öldürülenlerin sayısının 2 bin 610'a, yaralananların sayısının da 19 bin 143'e ulaştığı kaydedildi.
İsrail ordusunun Gazze Şeridi'nde 8 Ekim 2023'ten bu yana sürdürdüğü soykırımda hayatını kaybedenlerintoplam sayısının ise 67 bin 160'a, yaralıların sayısının 169 bin 679'a yükseldiği bildirildi.
Gazze Şeridi'nde enkaz altında hâlâ binlerce ölü olduğu belirtiliyor.