Cüneyd-i Bağdâdî hazretlerinin vefatı iyice yaklaşmıştı ki, o hâlinde bile devamlı Kur'ân-ı kerîm okuyor, bir hatmi bitirip, diğerine başlıyordu.
Sevdikleri;
- Efendim, çok hastasınız, kendinizi bu kadar yormasanız, dediler.
Cevaben;
- Şu anda benden fazla sevaba muhtaç olan kim vardır? Zira sonsuz bir yolculuğa çıkıyorum. Ben okumayayım da, kim okusun? buyurdu
Vefatı daha da yaklaştı.
Endişeli ve üzgün görünüyordu.
Talebeleri;
- Efendim, bizler zât-ı âlinizin şefaatini düşünüp ümitleniyorduk. Ama sizin bu endişeli hâliniz yüreğimizi yakıyor, dediler.
Gözlerini açarak;
- Nasıl endişeli olmayayım. Yetmiş senedir bütün kazandıklarımı, karşımda bir kıl ile asılmış görüyorum, buyurdu.
Ve ekledi:
- Bir tüy, az bir rüzgâr ile nasıl sallanırsa, amellerimin hâli de öyledir işte. Sanki bir rüzgâr sallıyor amelimi. Ama bu, "kabul yeli" midir, yoksa "red yeli" mi? Bilmiyorum.
Şöyle bitirdi:
- Bir kul, akıbetinin ne olacağını bilmezse, onun korkmaktan başka ne işi olur?
NASIL DUÂ EDİLİR?
Bir gün de bu zâta gelerek;
- Efendim, velîleri vesile ederek duâ edilir mi? diye sordular.
Cevabında;
- Edilir, ama bir şartla, buyurdu. Onları vesile ederek bir şeylere kavuşursak, bunları o evliyâdan değil, Allah'tan bileceğiz. Çünkü her iyiliği yaptıran, gönderen, yalnız O'dur.
- Ya evliyâlar hocam?
- Onlar âciz kuldur. Bir şey yaratamazlar. Lâkin Allahü teâlâ onları çok sevdiği için, onların hatırına istenilen şeyi verir...
www.gonulsultanlari.com Tel: (0 212) 454 38 10 www.siirlerlemenkibeler.com

