Orta yolda olunuz!.. Pek mütevazı idi "Abdülaziz Dîrînî" Daima insanlardan gizliyordu kendini. Allahü tealaya o kadar yakın iken, Keramet göstermeğe utanırdı Rabbinden. Hatırından geçti ki, talebenin bir kere, "Bir keramet gösterse üstadımız bizlere." Onların kalplerinden böyle düşündüğünü, Keşf yoluyla anlayıp buyurur ki o günü: (Yavrularım, aslında bizler yerin dibine, Geçmeğe müstahakken, rahatız bakın yine. Üstümüze taş yağsa, lâyık ve müstahakız, Allah bizi bundan da hıfz ediyor bakınız. Bu, Allah''ın en büyük nimeti bize bugün, Bundan büyük keramet olur mu, bir düşünün.) Bir gün de talebeye etti şöyle nasihat; (İşlerin en iyisi, olandır orta, vasat. Ne aşırı, ne geri, bulunun orta yolda, Zaten bundan razıdır Allahü teala da. Dünyanın lezzetleri aldatmasın sizi hiç, Âhirette olacak, sonsuz huzur ve sevinç. Bu dünya lezzetleri, fanidir, kısa sürer, Hem de arkalarından bırakır acı keder. Yani insan ne kadar neş''elense de bir gün, Muhakkak arkasından gelir bir keder, hüzün. Öyleyse aldanmayın bu dünyanın tadına, Hazırlanın siz asıl "Âhiret hayatı"na. Zaman akıp gidiyor, ömürler tükeniyor, Cennet ve Cehennemden biri bizi bekliyor, Hep "Sonra yapacağım" demekle geçti ömür, Lâkin geçmez orada, bahaneler ve özür. Çok yakınken insana, âhiret yolculuğu, Buna hazırlanmayı düşünmüyor pek çoğu.) Bir gün yine va''zında buyurdu; (Ey cemaat, Nefis ile cihadda gösterin sabır sebat. İbadet yapmakta da, yapmayın ki gevşeklik, Zira "Esen yel" gibi geçip gider bu gençlik. Hiç vakit geçirmeden çalışıp gündüz gece, "Allahın rızası"nı tahsil edin böylece. Bilin ki âhirette herkese vardır hesap, Tövbesiz ölenlere, yapılır acı azab. Hep İslama muvafık işleyin ki her işi, Yoksa pek şiddetlidir, Cehennemin ateşi. Sizden önce gidenler, şimdi "Âh" ediyorlar, "Keşke bu günahları yapmasaydık" diyorlar. Onların kaçırdığı bu fırsat şimdi sizde, Öyleyse dine uyun her bir amelinizde. Her kim günah işlerse, bu dünyada gülerek, Orada Cehenneme atılır "Âh" ederek.

