Kaydet
a- | +A
Evliyâ-i kiramın en büyüklerindendir, Kararmış gönülleri, nûruyla etti tenvir. Hazreti Hızır ile, görüşürdü o bizzat, Derdi olan, hep ona ederdi mürâcaat. Bir gün hazreti Hızır, gelerek ona yine, Oğlu olacağını, müjdeledi kendine. Buyurdu; (Bu yakında, olur sâlih bir oğlun, Doğduğunda ismini, "Abdülkadir" koy onun.) Henüz beş yaşındayken, ilim öğrenmek için, Babası Buhâra''ya, gönderdi onu ilkin. "Hâce Sadreddin" diye, vardı ki bir hocası, Bunun üstün halini, almadı havsalası. Zîra öyle sualler sorardı ki o yaşta, O, âciz kalıyordu cevabında en başta. Nihayet bir gün ona buyurdu ki; (Ey oğlum, Sana cevap vermekten, ben âciz kalıyorum. Bunlar kalp ilmi ile ilgilidir bilhassa, İnşallah kavuşursun böyle yüksek bir şahsa. Yâni bu ilimlerde, bir kâmil-i mükemmil, Senin suallerini çözebilir, ben değil.) O günden itibaren, hazreti Abdülhâlık, Böyle kâmil bir rehber arar oldu hep artık. Hızır aleyhisselâm, yine bir gün gelerek, Zikir tâlim eyledi, kendisi öğreterek. Mânevî evlatlığa kabul edip, sonunda, Ona, ilk üstad oldu, bu tasavvuf yolunda. Kendisi anlatır ki: Yaşım yirmi ikiyken, Bir gün hazreti Hızır, yanıma geldi birden. "Yûsüf-ü Hemedâni" adında bir velîye, Beni alıp götürdü, terbiye etsin diye, Cemâlini görünce, sevdim onu velhâsıl, Esas istifadeyi, edindim ondan asıl. Vefatı yaklaşınca, mânevi oğlu olan, Evliyâ-yı Kebîr''e, bir şeyler dedi o an. Buyurdu ki; (Ey oğul, şudur ki vasiyetim, İlim, edeb ve hayâ üzere ol her dâim. İslâm âlimlerinin, üstün eserlerini, Oku, sindir gönlüne, onların sözlerini. Çalış, tahsil eyle ki, fıkıh, tefsir ve hadîs, Zîra insan, ilimle olur üstün ve azîz. Sana yakışacak şey, edeb, hayâ, tevâzu, Zîra hep yükseklerden aşağıya akar su. Dünya düşkünleriyle, olma ki hiç arkadaş, O seni felâkete sürükler yavaş yavaş. Helâlden ye yemeği, kahkaha atma aslâ, Zîra gönlü öldürür, gülersen eğer fazla. Herkese merhamet et, kimseyi görme hakîr, Helâk eder insanı, zîra gurur ve kibir.)
ÖNE ÇIKANLAR