Kaydet
a- | +A
Bir aşûre günüydü, hazreti Abdülhâlık, Sohbet ediyordu ki, mescitte bir aralık. Müslüman kıyafetli bir genç girdi içeri, Talebenin içinde oturdu diz üzeri. Sohbetin arasında, bir ara o genç adam, Dedi ki; (Ey efendim, Resûl aleyhisselam. "Firâset-i mü''minden sakının ey insanlar, Zîra o, Rabbimizin nûruyla eder nazar." Diye bir hadisinde buyurdu ki eshâba, Bu hadîsi şerifin, sırrı nedir acaba?) Buyurdu; (Sırrı şu ki, belindeki zünnârı, Çıkar da müslüman ol, kandırma insanları.) Genç itiraz etti ve, dedi; (Allah korusun, Yani sen şimdi bende, zünnar mı var diyorsun?) Buyurdu; (Şu hırkanı çıkar da öyle ise, Zünnar olmadığını isbat et mâdem bize.) Çıkardı hırkasını o genç istemeyerek, Belinde bağlı zünnar, çıkınca üzüldü pek. Yalan söylediğine utandı, mahcub oldu, O an İslâma karşı, kalbine sevgi doldu. Hem de bir evliyanın, Allah''ın nuru ile, Nazar edeceğini anladı böylelikle. Kalbinde ona karşı, duydu büyük muhabbet, Ve getirdi aşk ile, Kelime-i şehâdet. O zaman o büyük zat, buyurdu ki; (Ey dostlar, Bu, kesti zünnarını ve affa oldu mazhar. Gelin, biz de keselim, bizdeki zünnarları, Olsun imanlarımız, kâmil ve şirkten arı. O, maddi zünnarını kesti ve etti iman, Biz, kalptekini kesip, bulalım tam itminan. Şu "Kibir" zünnarını, kalpten kesip atalım, Böylece gizli şirkten, birlikte kurtulalım.) Şaşkına döndü herkes, onun bu sözlerinden, İmâm''ın ayağına düştüler hepsi birden. Herbirinin kalbinden, onun himmeti ile, Gitti gurur ve kibir, kalmadı zerre bile. Bu zâtın tek gâyesi, dine hizmet yapmaktı, Her duası, İndallah kabul olan bir zâttı. İnsanlar, hatta cinler, bu mübarek kişinin, Yanına koşarlardı, bir dua almak için. Yine, sevenlerinden birisi çok uzaktan, Dergaha gelmişti ki, dua alsın bu zâttan. Az sonra, güzel yüzlü, şık giyimli genç biri, Gelip dua istedi ve çıkıp gitti geri. Lakin gelen misafir, çok merak etti onu, Sual etti İmam''dan, onun kim olduğunu. Buyurdu; (Melek idi, biraz önce gördüğün Dua istemek için, bize gelir bazı gün.)
ÖNE ÇIKANLAR