İslâm âlimlerinin, en büyüklerindendir, Nasihat ve sözleri, kalpleri etti tenvir. Allahü teâlâya, o kadar yakın iken, Keramet göstermeye, utanırdı Rabbinden. Hatırından geçti ki, talebenin bir kere, "Bir keramet gösterse, üstadımız bizlere." Onların kalplerinden, böyle düşündüğünü, Keşf yoluyla anlayıp, buyurdu ki o günü. (Yavrularım, aslında, bizler yerin dibine, Geçmeğe müstahakken, rahatız bakın yine. Üstümüze taş yağsa, layık ve müstahakız, Allah, bizi bundan da, hıfz ediyor bakınız. Bu, Allah''ın en büyük ni''meti bize bugün, Bundan büyük keramet, olur mu, bir düşünün?) Bir gün de talebeye, etti şöyle nasihat; (İşlerin en iyisi, olandır orta, vasat. Ne aşırı, ne geri, bulunun orta yolda, Zira bundan razıdır, Allahü teâlâ da. Dünyanın lezzetleri, aldatmasın sizi hiç, Ahirette olacak, sonsuz huzur ve sevinç. Bu dünya lezzetleri, fânidir, kısa sürer, Hem de arkalarından, bırakır acı keder. Yani insan, ne kadar neşelense de, bir gün, Arkasından muhakkak, gelir bir keder, hüzün. Öyleyse aldanmayın bu dünyanın tadına, Hazırlanın siz asıl, "Ahiret hayatı"na. Dünyanın dışı "Tatlı", !"Zehir"dir içi ise, Ebedi pişman olur, aldanırsa bir kimse. Başlangıcı gayet hoş, sonu boştur dünyanın, Akıbeti hüsrandır, ona aldananların. Zaman akıp gidiyor, ömürler tükeniyor, Cennet ve Cehennemden, biri bizi bekliyor. Hep "Sonra yapacağım", demekle geçti ömür, Lakin geçmez orada, bahaneler ve özür. "Helekel müsevvifûn" buyurdu Resulullah, Yani "Yarın yaparım diyenler bulmaz felâh" Çok yakındır insana, ahiret yolculuğu, Buna hazırlanmayı, düşünmüyor birçoğu. Halbuki ecel gelir, ummadığı zamanda, Çok pişman olursa da, çare olmaz o anda. Bir insanın işinden, razıysa Rabbi eğer, Bu rızanın yanında, hiç kalır diğer şeyler. Bir kulun da işini, Hâlık''ı beğenmezse, Bundan büyük bir belâ, olur mu o kimseye? Cennette olanlardan razı olması Rabbin, Hepsinden tatlı gelir, Cennet nimetlerinin. Razı olmamasıysa, Cehennemdekilerden, Daha çok acı gelir, her azab ve elemden.)

