Türkiye Gazetesi E-Gazete
Arama
Kaydet
a- | +A

Vaktiyle bir şehirde sâlih bir Müslüman yaşardı. Vakitlerinin çoğunu ibâdetle geçirirdi, ama Resûlullah Efendimize “salevât” okumayı ihmâl ederdi.

Bir gece rüyâ gördü.

Efendimizi görmüştü.

Ancak Resûl-i ekrem Efendimiz hiç iltifat etmeyip mübârek başlarını ondan çevirdiler.

Adam çok üzüldü!

Ağlamaya başladı!

Ve gözyaşları içinde "Yâ Resûlallah, bana niçin böyle davranıyorsunuz?" diye sordu.

Efendimiz;

“Ben seni tanımıyorum!" buyurdular.

Adamcağız kahroldu.

Ne diyeceğini bilemedi?!..

Gözyaşları içinde "Yâ Resûlallah! Ben, senin ümmetinden bir zavallı Müslümanım, beni nasıl tanımazsınız? Hâlbuki siz ümmetinizi; babanın oğlunu tanımasından daha fazla tanırsınız!" dedi.

Efendimiz cevâben;

"Öyledir, ama sen bana hiç salevât göndermiyorsun. Ben, ümmetimi; bana okudukları salevât miktârınca tanırım” buyurdu.

O esnâda uyandı...

Ve hatâsını anladı...

O günden sonra her gün bir miktâr “salevât-ı şerîfe” okumayı âdet edinmişti artık.

Bir gece yattı.

Rüyâda Resûlullah Efendimizi gördü.

Ama memnundu.

Zîrâ Resûl-i ekrem Efendimiz bu defâ ona sevgiyle baktılar ve tebessümle "Seni şimdi tanıdım" buyurdular.

ÖNE ÇIKANLAR