Kaydet
a- | +A

Behâeddîn-i Buhârî hazretlerini çok seven talebeler, bir evde toplandılar.

Gâye, sohbet etmekti.

Ve ondan bahsetmekti.

Çünkü onu çok seviyor; “âah, şimdi hocamız da olsaydı, mübârek ağzından nice hikmetler dökülürdü”  diyorlardı.

Ev sâhibi sütlaç yaptı.

Getirip ortaya koydu.

Ve; “Haydi buyurun, hep birlikte yiyelim” dedi.

Gelip oturdular.

Fakat o da ne?!

Hiçbiri yiyemiyordu sütlaçtan. Zîra kıpırdıyamıyordu kimsenin eli.

Sanki elleri bağlanmıştı.

Biri tutuyordu sanki ellerini.

Birbirlerine hayret içinde bakıp; “Hayırdır inşallah, bize ne oldu böyle?” diyorlardı.

İçlerinden biri;

“Bu hâl, elbette hocamızın bir tasarrufudur” dedi.

Velhâsıl hiç yiyemediler.

Ve kalktılar o sofradan.

Aradan bir saat geçmişti ki, büyük velî teşrîf etti. O gelince büyük bir sevince gark oldular.

Büyük velî onlara;

“Ben yola çıktığımda siz sütlacı ocağa koydunuz. Sonra benden bahsedip sohbete koyuldunuz. Ben yarı yoldayken sütlaç pişti. Yemek için oturdunuz, ama yiyemediniz değil mi?”

Talebeler;

“Evet hocam, aynen buyurduğunuz gibi oldu” dediler.

Büyük zât;

“Ellerinizi ben bağlamıştım. Şimdi o sütlacı getirin de hep birlikte yiyelim” buyurdu.

Sevinçle koşup getirdiler. Ve hocalarıyla birlikte, huzur içinde yediler.

ÖNE ÇIKANLAR