Bir zamanlar Irak'ta iki kabile vardı.
Berzenciler...
Ve Hayderiler...
Bir zaman aralarına büyük bir husumet girdi bu iki kabilenin.
Sonra iş büyüdü.
Savaşa doğru gidiyordu...
Nice sözü geçen, itibarlı kimseler girdiler araya...
Ama fayda etmedi.
Çaresizdiler...
Nihayet biri çıkıp;
"Bu işi, ancak Nehri'de bulunan Seyyid Taha hazretleri çözer" dedi.
İki taraf da bunu kabul ettiler.
Ve bir heyet Nehri'ye gitti.
Durumu ona anlatıp;
"Hâl vaziyet işte böyle... Şu an iki kabile savaşmak üzeredir ve bütün ümit sizdedir efendim" dediler.
Bunu hâlletmek dînî bir vazifeydi.
Hem de insani bir görev...
Zira durum kritikti...
Seyyid Taha hazretleri;
"Pekâlâ gidelim" dedi.
Ricalarını kabul etti.
Ve onlarla birlikte Irak'a gitti.
Hadise mahalline yaklaşırken neredeyse savaş başlamak üzereydi.
İki taraf da çok gergindi!
Her an her şey olabilirdi...
Ama Seyyid Taha geldi.
Fitne fesat sona erdi...
Zira iki taraf da çok seviyor ve sayıyorlardı bu büyük veliyi...
Onu hürmetle karşıladılar.
Ve barışıp anlaştılar...