Habîb-i Acemî hazretlerini isanlar Terviye günü Basra'da, Arefe günü Arafat'ta, bayram günü başka bir yerde görürlerdi. Sevenlerinden bir kişi bir gün;
"Habîb-i Acemî hazretleri, bu çok yüksek mertebeye acabâ ne ile ve nasıl kavuştu?" diye geçirdi kalbiden.
O an bir ses duydu.
Gâibten geliyor ve;
"Habîb bu dereceye, Rabbine olan aşırı sevgisi ve mahluklara olan şefkat ve merhameti sayesinde kavuştu" diyordu.
BİR NAZARLA
Vaktiyle bir katil idâm edilmişti. Yakınlarından biri o gece kendisini rü'yâda gördü. Baktı ki, kıymetli elbiseler giymiş, Cennet bahçelerinde dolaşıyor.
Çok şaşırdı.
Ve kendisine;
"Sen adam öldürüp, çok büyük günah işlemişken bu ni'mete nasıl kavuştun?" diye sordu.
Adam neş'eliydi.
Cevâp olarak;
"Ben îdâm sehpâsında iken, Habîb-i Acemî hazretleri oradan geçti ve bana acıyarak bir kere baktı. Bu ni'mete, o bir tek nazarın hürmetine kavuştum" dedi.
HİÇ BAKMADI
Habîb-i Acemî hazretlerinin evinde otuz senedir hizmetini gören bir câriyesi vardı.
Birgün onu gördü.
Ve kendisine;
"Ey hâtun, hizmetçimi çağırır mısın?" dedi. O da; "Efendim, hizmetçiniz benim ve otuz yıldır bu evde, sizinleyim" dedi.
Hazret-i Habîb cevap verip;
"Kusura bakma, Allah aşkı beni sarınca herşeyi unutur, hiçbir şeyi hâtırlayamam" buyurdu.

