Denizli'ye bağlı Çal kazâsı müftüsü Ahmed İzzet Efendi “rahmetullahi aleyh”, Çal ilçesine bağlı Süller köyünde doğdu.
1952 yılında vefât etti.
Hâl sâhibi bir velîydi.
Bu zât bir gün şunu anlattı:
Sevdiklerine:
Bir gün Hazret-i Ömer “radıyallahü anh”, Eshâb-ı kirâmdan birisini bir yere vâli tâyin etmişti. Onu, gideceği yere uğurluyordu.
Birkaç sahâbî de vardı yanlarında.
O vâliye dönüp;
“Sakın hâ, Allah'a şirk koşma, her gün beş vakit namazını kıl, zengin olursan zekâtını ver ve hacca da git ve sakın yalan söyleme!" diye ona nasîhat etti.
O da dinleyip;
“Başüstüne” dedi.
Ve ayrılıp gitti...
Sahâbîler şaşırmıştı?!
Hazret-i Ömer’e;
“Ey halîfe! Bu söylediklerin zâten bilinen şeyler. Söylediğin kişi de büyük sahâbîlerdendir. Üstelik de 'Aşere-i mübeşşere'dendir. Bunları zâten bilir ve yapar” dediler.
Hazret-i Ömer;
“Din nasîhattir kardeşlerim. Yâni mühim şeyleri hâtırlatmaktır. Bu söylediklerimden daha mühim şey var mıydı?” dedi.
“Yoktu elbet” dediler.
Halîfe cevâben;
“İşte ben de onu yaptım. En mühim şeyleri hâtırlattım ona. Daha ne söyleyebilirdim ki?” buyurdu.
Abdüllatif Uyan'ın önceki yazıları...