"Dur baba, ne yapıyorsun?.."

A -
A +

Aşçı Yahya Baba, Edirne'de, Bayezid-i Veli zamanında Tunca Nehri kıyısındaki bir külliyede aşçıbaşıdır.
Ve kalp gözü açıktır.
Bir gün sohbetinde;
"Kendi karnınız doyarsa başka açları düşünün ki asıl hüner budur" der.
Kendi de buna dikkat eder.
Her mahlûka şefkat besler.
Her gün yemeklerden artan "pilavı" alıp Tunca Nehri'ndeki balıklara serper.
Ambar memuru durumu anlar.
Artan pilav kadar kısar pirinci.
Ama pilav yine artar.
Yarıya indirir, yine artar.
Durum Padişaha arz edilir.
Sultan, kalabalık bir grup devlet erkâniyle gelir, sofraya otururlar.
Ama pilav yine artar.
Yahya Baba, her zamanki gibi alır balıkların nasibini, nehre varır.
Padişah da ardındadır.
Pilavdan ilk kepçeyi alır.
Tam serpmek üzeredir ki padişah "Dur baba!.. Ne yapıyorsun? Bu yaptığın israf değil mi?" diye seslenir.
Yahya Baba sükût eder.
Cevap, balıklardan gelir.
Binlerce balık "bir anda" başlarını sudan çıkarırlar ve lisan-ı hâlleriyle "Ey sultanım! Devletin artığını bize çok mu görüyorsun?" derler sanki...
Padişah duygulanır.
Aşçı Baba secdeye kapanır.
Secdede uzun müddet kalır.
Daha doğrusu kalkmaz secdeden.
Zira ruhunu teslim etmiştir...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.